ATSO Başkanı Davut Çetin, “Özellikle AVM’lerde olan üyelerimiz artık feryat ediyor. Hiçbir firma kirasında veya maliyetlerinde birdenbire %30-35 artışlara dayanamaz. Ekonomi yönetimi acilen bu döviz kirasına bir düzenleme getirmelidir. Dövizdeki artışın ekonomideki olumsuz etkisi artmaktadır. Kur artışı yüzünden son aylarda büyük şirketler bile ödeme güçlüğüne girdiler. Son dönemde arka arkaya kredi yapılandırma talepleri geliyor. Basına yansıyan kredi yapılandırmaları 23 milyar doları buldu. Bu nedenle bankaların kredi notları düşürülmektedir. Ekonomi yönetimi, Merkez Bankası, hepimiz bu konuya gereken önemi vermeliyiz” dedi.

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Temmuz Ayı Meclis Toplantısı, Meclis Üyeleri’nin yoğun katılımıyla gerçekleşti. Meclis Başkanı Süleyman Özer’in başkanlığındaki yapılan toplantıda bir konuşma yapan ATSO Başkanı Davut Çetin, Oda faaliyetleri ve ekonominin yanı sıra, kent ve ülke gündemine yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Konuşmasının başında Antalya Organize Sanayi Bölgesi’nde Kar Yapı Firması’nda meydana gelen yangına değinen Davut Çetin, firma sahibi ve ATSO Meclis Üyesi Köksal Sarı’ya geçmiş olsun dileklerini iletti. Davut Çetin, “Allah can kaybı yaşatmasın. Arkadaşımızın kendini ve işini hızla toparlamasını diliyoruz. Aksu ilçemizde de büyük yangın yaşandı, seralar yandı. İnşallah bu üzücü olaylar tekrar etmez” dedi.

Temmuz ayında Türkiye gündeminde en önemli konunun yeni hükümet sistemi ve yeni bakanlar kurulu olduğunu ifade eden Davut Çetin, “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, Türkiye’ye özgü bir sistemdir. Türkiye bu modelin artı ve eksilerini yaşayarak tecrübe edecek ve muhtemelen zamanla sistem oturacaktır. Dileğimiz bu sistemin reformları hızlandırmasıdır” diye konuştu.

Bakanlar Kurulu’nda Antalya’dan iki Bakanının önemli görevlerde bulunmasından gurur duyduğunu belirten Davut Çetin “Dışişleri Bakanımızın dört yıldan bu yana yürüttükleri göreve devam etmesinden Antalya olarak mutlu olduk. Sayın Bakan hem Türkiye’yi dünyada temsil etmekte hem de Antalya’nın sorunlarıyla yakından ilgilenmektedir.

Kültür ve Turizm Bakanımız Odamız için ayrı bir gurur vesilesidir. Antalya kökenli olması, şirketinin Odamız yönetim kurulunda temsil edilmesi bizim için büyük mutluluk kaynağıdır.

 

Konuşmasında İstanbul Kadıköy’de düzenlenen “Duvar Resmi Festivali”nden örnekler gösteren Davut Çetin, “Sanatla, bir binanın, bir sokağın, hatta bir mahallenin değerini artırmak mümkün. Bunun yapıldığı yerde çocuklar daha iyi yetişir, kent gelişir, turizm ve ticaret de gelişir. Sağlıklı toplum ve sağlıklı ekonomi için bilim, kültür ve sanata önem vermeliyiz” dedi.

 

Sektörü çok iyi bilen, vizyonu olan Kültür ve Turizm Bakanımızdan da Antalya’nın bir turizm kenti olarak beklentileri yüksektir. Turizm altyapı yatırımıyla, çevrenin korunmasıyla, tarım, sanayi ve ticaretiyle bir bütündür. Sürdürülebilir turizm bütün bölgenin ve bütün sektörlerin birlikte kalkınmasıdır. İnanıyorum ki, Sayın Bakan sektörün ve Antalya’nın bir bütün olarak gelişmesine katkı yapacaktır.

Bugün turizm komitelerimizle bir toplantı yapıp, Odamızın görüşlerini belirten bir rapor hazırlayacağız ve Sayın Bakan’a sunacağız. Tanıtımın daha güçlü yapılması, yeni pazarların hedeflenmesi, kitle turizmine alternatif ürünlerin teşvik edilmesi gibi birçok konu bulunmaktadır.

Turizm dışında, Odalar olarak bizi en çok ilgilendiren bir diğer Bakanlık, Ticaret Bakanlığı’dır. Ticaret Bakanlığı’nda TOBB Kadın Girişimciler Kurulu’ndan başarılı bir iş insanının seçiminin önemli bir fırsat olmasını diliyoruz” ifadesini kullandı.

Önemli olan kişiler değil, sistemdir

Sistemin iyi çalışması için her kademede liyakat olması gerektiğini vurgulayan Başkan Davut Çetin şöyle konuştu;

“Önemli olan kişiler değil, sistemdir. Sistemin iyi çalışması için her kademede liyakat olmalıdır. Kanunlar ve kurallar açık ve tam olmalıdır.

Dünyada artık dikey yönetim yapıları çoktan bırakıldı, yatay yönetim modelleri, hatta ağ yönetim modelleri gelişti. Bu nedenle yeni sistemle artık yerel yönetimleri, oda ve borsaları, sivil toplumu ve katılımcı demokrasiyi de güçlendirmeliyiz. Bakanlıkların il müdürlükleri Bakandan çok Valinin kontrolünde olmalıdır. Bakanlık yönlendirme, denetleme, koordinasyonu üstlenmelidir.

Türkiye’de personel rejimi, kurumsal yönetim modelleri de değişmelidir. Bizim kültürümüzde hiyerarşi ve unvan halen eskisi gibi önemli olmaya devam ediyor. Biz halen memur şef, müdür, daire başkanı, genel müdür, müsteşarlık sistemiyle 21. Yüzyılın dijital toplumunda 19. Yüzyıl modeli uyguluyoruz. Bütün kamu kurumlarında, belediyelerde, odalarda geleneksel yönetim sistemleri devam ediyor. Yeni sistemde bu konularda da reform olmalıdır.”

Konuşmasında 15 Temmuz’a da değinen Çetin sözlerin şöyle sürdürdü;

“Bu ay 15 Temmuz’un ikinci yıldönümüydü. O gece tankların karşısında duran şehit ve gazileri bir kez daha saygıyla anıyorum.  Devletimizin FETÖ gibi yapılardan, her tür çeteden temizlenmesini temenni ediyorum.  Artık FETÖ gibi, Adnan Hoca gibi yapılanmaları iş işten geçtikten sonra değil, daha önce durdurmalıyız.

Sistemimiz bu tür örgütlerin güçlenmesine izin veriyorsa siyasi sistemde, güvenlik ve istihbarat sisteminde, yargı sisteminde eksikler vardır. Bunları konuşmalı ve düzeltmeliyiz.

FETÖ, Adnan Hoca gibi yapılara, toplumda vicdanları rahatsız eden durumlara Devlet zamanında müdahale etmelidir. Bir adam televizyona çıkıyor, bu ülkeden ya biz gideceğiz ya diğerleri gidecek diyebiliyor. Asıp keseceğiz, kan akıtacağız diyenler var. Bu tür yapılara ve kışkırtmalara zamanında  müdahale edilmelidir.

Yargının terazisi milletin vicdanının terazisidir. OHAL’in kalkmasının ardından her alanda normalleşme adımlarına ihtiyacımız var. Hukuk her zaman hepimize gereklidir. Bu konuları siyasi gerilim konusu yapmadan, sistemi düzeltmek için yapıcı bir şekilde tartışmalıyız. Son bir ayda bazı olaylar medyada ve kamuoyunda yeterince tartışılmamıştır.

Giresun’da bir PKK grubu ortaya çıktı, uzman çavuşumuz Ali Cevizci çatışmada şehit oldu. Giresun’a PKK halen nasıl gelebiliyor diye tartışmadık.

Yağmur nedeniyle rayların altı boşaldı, tren devrildi, 24 kişi öldü. İnsan kusuru mu, sistemde bir hata mı var, tartışmalıyız.

Bir sistemdeki hatalar konuşulmazsa gerekli gelişme sağlanamaz. Bunlar siyasi konular değildir. Bu tür konuları iyi niyetle, yapıcı olarak tartışabilirsek kurumları ve sistemleri güçlendirebiliriz.

Son zamanlarda doktorlara saldırılar medyada adi vaka gibi yazılıp geçiliyor. Doktora atılan taş, yarın herkese atılmaya başlayabilir.

Geçtiğimiz ay Yalova’da ve Ağrı’da küçük kız çocukları kaçırıldı ve katledildi.  Bu tür kişilik bozuklukları sadece ceza ile önlenemez. Ceza, eğitim, güvenlik hepsi birlikte düşünülmelidir.

Çocuklar insan, doğa ve hayvan sevgisini öğrenmezse; gençler spor yapmazsa, müzik yapmazsa, eğlenmezse, sanatla ilgilenmezse, gençler cinsellik konusunda eğitim almazsa sağlıklı bir toplum nasıl olacaktır?

Bu konuları her tür siyasi tartışmanın dışına çıkarıp konuşmalıyız. Siyasi partilerimizin görevi sorunları tartışıp, uzlaşmayla çözüm bulmaktır. Medyanın görevi sorunları dile getirmek, takip etmektir. Medyamızın araştırma, toplumu bilgilendirme, hatta eleştirme fonksiyonu demokrasi ve gelişme için hayati önemdedir.

Yeni Milli Eğitim Bakanımızın başarılı bir eğitimci olması herkese ümit vermiştir. Bütün siyasi partiler, bütün uzmanlar, iş dünyası ve sivil toplum bir araya gelip, siyaset üstü bir yaklaşımla ve uzlaşmayla yeni bir eğitim sistemini tartışmalıyız.

Televizyonlarda, medyada artık sevgi, saygı, bilim, kültür, sanat olmalıdır

 Burada ayrıca, Sayın Cumhurbaşkanımızdan, Sanayi ve Teknoloji Bakanımızdan, Milli Eğitim Bakanımızdan rica ediyorum;

Televizyonlarda, medyada artık sevgi, saygı, bilim, kültür, sanat olmalıdır.  TRT’nin her konuda kanalı var, fakat bir bilim kanalı yok, sanat kanalı da çok zayıf. Bir bilim kanalı olmalı, bu bilim kanalında Aziz Sancar gibi, İlber Ortaylı gibi bütün toplumun takdir ettiği bilim adamları olmalı.  Bilime, kültür ve sanata önem vermek çocukların geleceği, ülkemizin ve ekonominin gelişmesi için gereklidir.”

Pakistan’a ATAK helikopteri satışı

 Türk savunma sanayinin hızla geliştiğini kaydeden Davut Çetin, “Türkiye, Pakistan ile helikopter satış anlaşması yaptı. Pakistan’a 30 adet ATAK helikopteri satacağız. 1.5 milyar dolarlık bir satış. Dünyada böyle bir ihracat yapabilen az sayıda ülke var.

Türk savunma sanayi hızla gelişti. Çünkü Devlet öncelik verdi, sipariş verdi, ASELSAN, TUBİTAK ve diğer kurumlar bu hedeflere dönük çalıştı ve sonuç alındı. Savunma sanayindeki gelişmeyi diğer ileri teknoloji alanlarında da gerçekleştirdiğimiz zaman ekonomide başarıyı yakalarız” dedi.

Ekonomide son günlerde bazı sektörlerde yavaşlamanın giderek arttığına dikkat çeken Davut Çetin şunları kaydetti;

“Haziran ayında geçen yıla göre otomobil satışlarında %37 azalma olmuştur. Beyaz eşya satışları %8.4 oranında düşmüştür. Beyaz eşyada altı aylık düşüş %13’e yaklaştı.

Toplam perakende satışları ise yılın ilk aylarında iyiydi, %8 civarında reel satış artışı vardı, mayısta zayıflama oldu ve %4.6’ya düştü.

Seçim belirsizliğinden sonra tekrar bir canlılık olabilir. Tüketici güveninde bu ay bir toparlanma var, inşallah devam eder ve bir canlanma olur.

Konut satışı hazirana kadar durgundu. Haziran’da konut kredi kampanyasıyla bir canlanma oldu. Türkiye genelinde toplam satış %22, Antalya’da %25 arttı. Antalya büyük iller arasında en yüksek artışı sağladı. Bu artışta kredili satışlar etkili oldu.

 Kredi kampanyalarında sona gelindi, çünkü bankaların faiz yükleri arttı. Mevduat faizleri son günlerde %20’ye yaklaştı. Ticari kredi faizleri %23’ün üzerinde çıktı. Dolayısıyla kredi faizlerinde artık hareket alanı kalmadı.

Çünkü enflasyon %15 ise mevduata daha yüksek vermek zorundasınız.

Türkiye enflasyonda dünya şampiyonları arasına girdi. Enflasyon tüketicide %15, üreticide %24’e çıktı.

Dolar ve enflasyon artışında, cari açık oranında dünyada üst sıralardayız.

Mayıs ayında kur artışından yakınmış, önlem alınmasını istemiştik. Haziran ayında kur artışından yakındık. Temmuz ayında da kur sorunumuz devam ediyor.

Londra’da bir hamburger için 15 dakika civarı çalışma yetiyor

Enflasyon ve dolardaki artış ülkemizi fakirleştirmektedir. Bir yabancı banka dünyada refahı ölçmek için 77 kentte bir hamburger ve bir Iphone için kaç saat çalışıldığını araştırıyor.

Burada asgari ücretin biraz üzeri alınıyor. Zürih, Tokyo, Münih, Londra gibi gelişmiş şehirlerde bir hamburger için 15 dakika civarı çalışma yetiyor. Bir Iphone için 80-90 saat çalışmak gerekiyor. Demek ki, saatte yaklaşık 10-15 dolar gibi bir ücret söz konusu.

İstanbul’a geldiğimizde bir büyük hamburger 1 saat çalışma demek, yani yaklaşık saatte 10 liraya yakın bir ücret, Iphone için 567 saat hesaplanmış. Bulgaristan, Çin, Brezilya gibi ülkelerde bizden iyi görünüyor.

Bu sadece ücret konusu değil, gıda maliyetleri arttığı için, kur artışı ve ÖTV gibi vergiler yüzünden de böyle oluyor.

Dolayısıyla döviz artsa da olur denilemez.

 

Ekonomi yönetimi acilen bu döviz kirasına bir düzenleme getirmelidir

Geçen ay dövizle kiralar sorununa dikkat çekmiştim. Özellikle AVM’lerde olan üyelerimiz artık feryat ediyor. Hiçbir firma kirasında veya maliyetlerinde birdenbire %30-35 artışlara dayanamaz.

Ekonomi yönetimi acilen bu döviz kirasına bir düzenleme getirmelidir. Dövizdeki artışın ekonomideki olumsuz etkisi artmaktadır. Kur artışı yüzünden son aylarda büyük şirketler bile ödeme güçlüğüne girdiler.

Son dönemde arka arkaya kredi yapılandırma talepleri geliyor. Basına yansıyan kredi yapılandırmaları 23 milyar doları buldu. Bu nedenle bankaların kredi notları düşürülmektedir. Ekonomi yönetimi, Merkez Bankası, hepimiz bu konuya gereken önemi vermeliyiz.

Merkez bankası dövizdeki kanamayı durdurmak zorundadır. Bu nedenle bugün Merkez Bankası piyasa sakinleşene kadar faiz gibi araçları kullanmaya devam etmelidir.

Eğer piyasa enflasyonun düşeceğine inanır ve Merkez Bankasına güvenirse piyasa sakinleşir. Sorunlar daha fazla büyümeden mali kaynak ve döviz sağlayacak adımlar atmalıyız. Kemer sıkmaz ve yapısal reformlara başlamazsak sonunda IMF’e gitmek gerekebilir.

İmar affı gibi adımlarla içerde kaynak yaratmak yetmez, döviz için dışardan para gelmelidir.

İmar affı

31 Temmuz’da odamızda İmar Affı Toplantısı yapacağız ve konuyu detaylı olarak ele alacağız. Türkiye’de imarı olmayan mahalleler var. Af, bir düzeltme için faydalı olabilir, milyonlarca vatandaş artık Devletle son kez olmak üzere barışmalıdır. Bu konuda halen yönetmelik değişiklikleri gerekmektedir, bu da yapılmalıdır.

Bir hususu daha önce de söylemiştim, bugün bir kez daha tekrar edeyim.

Biz Ticaret ve Sanayi Odası olarak üyelerimizin, sektörlerimizin menfaatlerini genel menfaatlere uygun ise, yani Antalya’nın menfaatine uygun ise savunuruz. Biz Antalya halkına, tüketiciye karşı, hatta gelecek nesillere karşı da sorumluyuz. Bu konularda herkes vicdanlı olmalıdır.

SIT alanları gibi, ülke ve halk için değeri yüksek olan yerlerde, her şeye izin verilemez.  SIT alanı, ormanlar, kıyılar, İstanbul Boğaz kıyısı milletindir.

Burada sorumluluk sadece devletin de değildir. Vatanı sevmek, milleti sevmek, iman ve inanç sahibi olmak, ahlaklı olmak hukukla başlar. Millet hukuk demektir, kent kültürü hukuk demektir. Bu nedenle imar affı uygulamasında bunlara dikkat edilmelidir.

Antalya ekonomisi

Antalya’da ekonomik ve sektörel gelişmelerde ekonomideki genel yavaşlamanın etkileri hissedilmektedir.

Turizmde rekorları tekrar etmeye gerek yok, yüksek sezonda aylık bazda %20, yıllık %30 civarı bir büyümemiz var. Bu dönemde İran, İsrail ve Ukrayna pazarları dışında bütün pazarlarda iyi bir gelişme görüyoruz. Bu sezonda İspanya’da Alman ve İngiliz turist sayısı azaldı, çünkü Türkiye’ye yönelme oldu. Yabancı basında Antalya’da %100 doluluk olduğu yazılıyor.

Tarım sektöründe Haziran ayında fiyatlar arttı. İlk 5 ayda üretici kaybetmişti, haziranda üretici biraz kazandı.

İhracat performansımız sektöre göre farklı ve son haftalarda bir yavaşlama var. İlk altı ayda ihracatımız %14 arttı ve bu artış meyve-sebzeden, metalden ve elektronikten geldi. Haziran ayında ise toplamda %8 azalma oldu. Bu azalma ise tarım ve madencilikten kaynaklandı.

İlk altı ayda ihracatta Rusya, ABD, Birleşik Arap Emirlikleri, Bulgaristan gibi ülkeler ihracat artışı sağladı. Rusya pazarı ihracatta kurtarıcı oldu.

Bu yıl İran ve Irak pazarları oradaki krizler nedeniyle daraldı. Çin’e ihracatta da yavaşlama söz konusu. Son dönemde bizi mutlu eden husus Japonya, Kanada gibi uzak yerlere ihracatın artmasıdır.  Antalya artık dünyanın bütün ülkelerine ihracat yapabilmektedir. Bütün sektörlerimiz ihracata daha fazla önem vermelidir.

Komitelerin çalışmaları

Komitelerimizin raporlarında daha çok yapısal sorunlar yer alıyor. Kayıtdışı, ruhsatsız işyeri sorunu her ay konuşuyoruz.  Her ay bir veya iki sektörümüzde bu şikayet var. Burada hem ilgili kurumların, hem basın mensuplarımızın dikkatini bir kere daha çekelim.

Ekmek, gıda üretimi gibi, LPG, tüpgaz satışı gibi halkın sağlığını, hayatını etkileyecek alanlarda ruhsatsız işyerleri olmasına göz yumulmamalıdır.

Akaryakıt sektörümüz, benzin istasyonu enflasyonunu tekrar gündeme getirmiştir. Bu konuda da ruhsat enflasyonu vardır.

İşyeri enflasyonuna ne Bakanlıklar ne de belediyelerimiz bir çözüm, bir plan üretememiştir. Belediyelerin bir mahalle için yeterli ticaret alanı planlaması, esnaf çarşısı yapması, pazarcılığa denetim getirmesi gerekiyor.

İki komitemiz nitelikli eleman sorununu dile getirmiştir.

  1. grubumuz turizmde bile nitelikli eleman sorunu olduğunu, Türkiye’de Erzincan, Bitlis, Gümüşhane, Karabük gibi illerde turizm meslek liseleri olduğunu belirtiyor. Yani Türkiye’de turizm denizde, fakat turizm liselerinin çoğu karada, yani iç bölgelerde.

Bu nedenle staj sisteminde de zorluklar yaşanıyor. Komitemiz ayrıca sivil havacılıkta da nitelikli eleman sorunu olduğunu ve lise açılması gerektiğini yazmış.

Bir başka önerileri de asgari ücretin iş kollarına, hatta bölgeye göre değişmesi. Bu önerileri değerlendiriyoruz, gerekli yerlerde dile getireceğiz.

Gübre sektörümüz barkod izleme sisteminin maliyetinden şikayetçi, uzun zamandır bu sorun yaşanıyor, halen alternatif çözüm geliştirilmedi.

  1. Grubumuz maden ürünlerinde KDV uygulamasından ve kurumlar vergisi ödeyen şirketlerde kâr payından gelir vergisi alınmasından yakınıyor.
  2. grubumuz, kira maliyetlerinden yakınıyor. Kiralar döviz yüzünden, ayrıca kira stopajı ve KDV yüzünden artıyor. Bu stopaj ve KDV’de ele alınmalıdır.
  3. grubumuz fahri trafik müfettişlerinin ceza yazdıklarında trafik suçunu ispatlamaları gerektiğini ifade ediyor.

Grubumuz ayrıca Çaltıcak, Phaselis, Düzlerçamı gibi mesire alanlarının ücretli olmasına rağmen bakımsız olduğunu dile getiriyor.

  1. grubumuz binamızı elektrik üreten bina haline getirmek için çalışacak.

42 grubumuz ortak sağlık ve güvenlik sektörünün KOSGEB destekleri kapsamına alınması gerektiğini yazmış.

45 ve 46 gruplarımız ortak toplantı yaptılar. Havalimanında iç hat çıkışındaki kaosu dile getirmişler. Acentaların hepsi yer kiralayarak karşılama yapamıyor. Arkadaşlarımız havalimanında otoparkın ve metrekare kiralarının pahalı olduğunu söylüyor. Havalimanı yönetimi acenta ve rent a car sektörüne daha uygun çözümler üretmelidir.

Havalimanında iç hat çıkışı düzensizliği gerçekten çok rahatsız edici ve Antalya’ya yakışmıyor. Komitemizin belirtmediği sorunlar da var: Otopark yetersizliği bir sorun. Otopark parası vermemek için iç hat girişlerine doğru yolda bekleyen araçlar ayrı sorun. Yaya geçidine saygı yok. Yaya geçidi üzerinde arabasını durdurup trafiği tıkayan, yolcusunu alan insanlarımız var. Antalya’ya iç hatlardan gelen yerli ve yabancı turist neye uğradığını şaşırıyor. Yerli turist bile nereye nasıl gideceğini bilmiyor, bir enformasyon-danışma noktası yok. Yani, Antalya’ya bireysel turist gelsin istemiyoruz.

Bütün komitelerimizin sorunlarını ilgili yerlere yazıyoruz, burada tekrar dikkat çekmeye çalışıyorum. Lütfen siz de burada konuşun, söyleyin. Basınımız da bu konulara değinirse belki daha kolay çözüm bulunur.

Komisyonlarımız da çalışmaya başladılar. İnşaat komisyonumuz 2019 yılı içerisinde Kentsel Dönüşüm Çalıştayı düzenlemek için çalışma başlattı. Bütün komisyonlarımızın daha aktif olmasını bekliyoruz.

 

Dijital dönüşüm projeleri

Sektörel proje konusuna lütfen önem verin. Sektörlere vizyon verecek, üyelerin ufuklarını açacak çalışmalar yapın. Bizzat üyelerin katılacağı eğitim ve seminerler yapın.

Çağ değişiyor, teknoloji değişiyor, birçok sektörümüz, daha doğrusu üyemiz çağın gerisinde kalma riskiyle karşı karşıya.

Odamızın dijital dönüşüm projeleri bile gelecek konusunda örnektir. Sadece KDV oranı, belediye denetimi, belediye şirketleri gibi sorunlara takılıp kalmamalıyız. Her sektörde firmalar yenilik yapmak ve uzmanlaşmak zorundadır.

Dijital ekonomi ve dijital dönüşüm artık çoktan başladı. Geçen yıl E-Oda sistemine geçmiştik. Mobil-oda projesini de hedef olarak koymuştuk. Bu yıl mobil-oda ve dijital dönüşüm projesine başlıyoruz. Artık oda ile ilgili işlemler cep telefonu ile yapılacak. Odamızın web sayfası cep telefonundan izlenebilecek.

Dijital oda projesi kapsamında ATSOVİZYON dergisi yerine bir haber portalı kuruyoruz.

Odamızın dergisi 30 yıldır yayınlanan bir dergiydi, Türkiye’deki Oda dergileri içerisinde en iyilerden birisiydi, katkısı olan herkese teşekkür ediyorum.  Son yıllarda iki ayda bir, 15 bin adet basıyorduk. İki aylık dergi, ne kadar hızlı yapsak hazırlığı, basımı ve dağıtımı en az bir ay sürüyor. Böyle olunca dergi faaliyetlerimizden iki ay sonra çıkıyor. Oysa çağ değişti, artık birkaç günde haberler ve veriler eskimiş oluyor. Ayrıca 45 bin üyeye basılı dergi ulaştırmak hem çok maliyetli hem de çok zor. Bu nedenle gazetelerin dijitale geçtiği bir dönemde biz de günlük haber ve veri üreten, bütün üyelerimize ve kamuoyuna hemen ulaşacak dijital ATSOVİZYON’a geçiyoruz.

ATSOVİZYON artık daha hızlı, daha zengin olacak, içeriği devamlı olarak değişecek. Ekonomik konular, veriler zamanında yayınlanacak.

Komitelerimizin raporları da erken yayınlanmış olacak. Daha çok bilgi üreteceğiz, herkese daha hızlı ulaşacağız ve daha geniş bir kitleye hitap edeceğiz.

Antalyaspor

Son olarak tekrar Antalyaspor konusuna değinmek istiyorum. Antalya basını Antalyaspor’u yazmaya devam ediyor. Burada sizlerle bir tablo paylaşacağım. Bu tablo basında yer aldı. 18 Temmuz itibarıyla kulüplerin kombine bilet satış sayıları ve gelirleri şu şekilde görülüyor.

Antalya, Türkiye’nin nüfus ve ekonomi olarak beşinci ili. Turizm ve tarımda birinciyiz. İnşaat sektörümüz de önemli.

Böyle bir kentte, kombine satışının, gelirinin az olması kabul edilemez. İstanbul’da bir klüp Atatürk imzalı forma çıkardı, birkaç gün içinde milyonlar kazandı. Antalya’da kaç kişide Antalyaspor forması var?

Antalya futbolda böyleyse baskette, voleybolda, atletizmde, yüzmede, jimnastikte ne durumda, bilmiyoruz.

Antalyaspor için birleşmemiz gerekirken, biz gruplar ve kişiler üzerinden bölünmeye devam ediyoruz.

Antalyalılık ruhu ve kimliğini bir türlü bir üst kimlik haline getiremedik.

Dolayısıyla iş adamları bağış yapsın, toplu kombine alsın denildiğinde de aynı engeller çıkıyor. Herkes birbirine bir şekilde küsüyor. Ayrıca, taşıma suyla değirmen dönmüyor.  Türkiye’de büyük ulusal şirketler sadece 3 büyük kulüp için çalışıyor.

Antalya’da bugüne kadar ne olsa ADOPEN ve AGT gibi en büyük şirketlerimize gidildi. Bin civarı Bakanlık belgeli otelimiz var, fakat elini taşın altına koyan birkaç turizm grubu oldu. İnşaat firmalarımız çok öne çıkmıyor.

Birliktelik zayıf olduğunda kentte ilk önce kültür, sanat, spor zayıflıyor, sonra ticaret zayıflıyor ve sonra da kent kaybediyor.

Antalyalılık ruhu, Antalya kimliği üzerinde hep birlikte durmak zorundayız. Kent kültürü ve kimliği olmadan turizm ve ticaret sürekli gelişemez.

Bir örnek de Antalya Kültür ve Sanat’tan vermek istiyorum. Köy Enstitüleri sergimiz sona ermek üzere. Sergide Türkiye tarihi ve Aksu tarihi var ve çok öğretici bir sergi. İzleyen çok kişi duygulanıyor. Antalya’da her anne ve baba kendisine sorsun, kaç aile çocuğunu alıp sergiye getirdi? AVM’lerde gezmek yerine çocukları müzeye, sergiye, spora, tiyatroya götürmüyorsak, çocuklarımızın geleceği için sorumluluğumuzu yerine getirmiyoruz demektir. Bir kente sahip çıkmak kuruluşlarına da sahip çıkmaktır. Ona, buna kızmak mazeret olamaz. Bu konuları sürekli olarak gündemde tutacağız, tekrar edeceğiz ki, konuşa konuşa bir noktaya gelebilelim.

Kurban Bayramı

Gelecek ay Kurban bayramımızı kutlayacağız. Her yıl bayram öncesinde belediyelerimize kurbanlık hayvanların yeri konusunda uyarıda bulunuruz. Her yıl Kurban bayramından sonra aylarca Odamızda sinek sorunu yaşıyoruz.

İslam dini temizlik, estetik dinidir. Kent ortamında kurban satışının ve kurban kesiminin adabı başkadır. Lütfen herkes kokuya, görüntüye dikkat etsin.

Bu yıl güzel bir gelişme Ticaret Borsamızın Canlı Hayvan Borsası projesinin nihayet bitecek olmasıdır. Bunun için Sayın Türel’e ve Sayın Ali Çandır’a teşekkür ediyorum. İnşallah bu bayramda çok daha düzgün, sağlıklı bir kurban kesimi yapılacaktır.

Hepinizin mübarek Kurban Bayramını şimdiden kutluyorum. Kurban bayramı, paylaşma, yardım bayramıdır. Türkiye’de yoksul kimse kalmayana kadar paylaşmalıyız. Suriye’de, Filistin’de, Afrika’da milyonlarca insana bu vesileyle yardım etmeliyiz.”