Tüketici ile bağ kurmanın en etkili yolu markalaşmaktır. Marka eskiden sadece logo ve/veya bir ürünün adıyken, günümüzde ürün adından öte, benzersiz nitelikleri ve özellikleri kapsar hale gelmiştir.  Markanın tek bir tanımını yapmak oldukça zordur. Markanın, pazarlama ve iletişim bilimciler tarafından, üzerinde anlaşmaya varılan tek bir tanımı bulunmamaktadır.

Türkiye’de marka tescil ve patent süreçlerini değerlendiren ve bu anlamda onay veren resmi kuruluş Türk Patent ve Marka Kurumu’na göre;

“Marka, bir işletmenin mal ve/veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarettir”.

Amerikan Pazarlama Derneği’ne göre ise marka; “Bir satıcının servis ya da ürününü, isim, terim, dizayn, sembol ya da diğer ayırt edici özellikleriyle rakiplerinden farklı olarak sunması”dır.

Marka; birçok disiplinden beslenen ve aynı zamanda birçok disiplini besleyen diğer bir ifadeyle sürekliliği, sürdürülebilirliği, dönüşümü, gelişimi sağlayan bir olgudur.

Branding Türkiye’nin “Markanın Tüketiciler Ve İşletmeler İçin Önemi” adlı makalesinde işletmeler için markanın önemi aşağıdaki şekilde sıralanmaktadır.

•           Marka, şirketin bir nevi imzasıdır, sözüdür. Bu imza güven, kalite, iletişim, sürdürülebilirlik gibi olguları garantiler.

•           Marka, bir şirket için farklılaşma aracıdır.

•           Rekabette marka olgusu işletmeye büyük fayda sağlar.

•           Marka, şirket için süreklilik algısı taşır.

•           Şirketler, marka olma durumunda fiyatlandırma stratejisinde ortalamanın üzerine çıkabilir.

•           Şirketin finansal değeri marka ile anlam kazanır ve artar.

•           Marka, şirkete sorumluluk katar.

•           Marka, şirketin paydaşlarla olan ilişkilerini sağlamlaştırır.

Türk Patent ve Marka Kurumu’na 1995 yılında 12.815’i yerli 3.379’u yabancı olmak üzere toplamda 16.194 başvuru yapılmışken,  günümüzde bu rakam 134.353’e ulaşmıştır.  1995 yılında yurtdışı marka başvurusunda bulunan firma bulunmazken,  bu rakam 2019 yılı sonu itibariyle 10 binin üzerine çıkmıştır. (Madrid Sistemi tek bir başvuru ile birden çok ülkede tek bir işlem ile koruma elde edilebilecek bir sistemdir)

Marka tescillerinin yıllara göre dağılımına bakıldığında ise 2019 yılı sonu itibariyle 11 bine yaklaştığı görülmektedir.

Antalya hem marka başvurusunda hem de marka tescilinde 5.sırada yer almaktadır.

Antalya ise 4.217 marka başvurusu ile İstanbul (56.167), Ankara (9.386), İzmir (7.508) ve Bursa (5.627)’nın ardından 5. sırada yer almaktadır. Türkiye’deki toplam başvuru sayısında Antalya’nın payı %3,5’tir. En az marka başvurusu yapan iller sırasıyla Ardahan (13), Bayburt (18) ve Hakkari (20)’dir.  Aynı şekilde marka tescilinde de Antalya (2.424) 5. sırada yer almaktadır.

Türk Patent ve Marka Kurumu’na marka başvurusunda bulunan yabancı ülkelerde il üç sırayı A.B.D (2.559),  Çin (2008) ve Almanya (1.895) almaktadır.

Hem tüketiciyi hem de üreticiyi “diğerleri” ile aynı veya benzer olma durumundan kurtaran marka,  mal ve/veya hizmeti benzerlerinden ayırarak tüm paydaşlara fayda sağlamaktadır.  Markaların tescili zorunlu olmamakla birlikte tescil, marka üzerindeki hakları ispatlayan ve marka ihlalini engelleyen en önemli araçtır.

ATSO Araştırma ve Geliştirme Müdürlüğü

Kaynaklar:

Türk Patent ve Marka Kurumu

Branding Türkiye