ATSO Ekim Ayı Olağan Meclis Toplantısı, Meclis Üyeleri’nin yoğun katılımı ile gerçekleşti. ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Davut Çetin, mecliste Oda faaliyetleri ve ekonominin yanı sıra, kent ve ülke gündemine yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Konuşmasının başında geçtiğimiz günlerde yaşamını kaybeden fotoğraf sanatçısı Ara Güler’i anan Davut Çetin, “Antalya Kültür Sanat’ta ilk sergilerden birisi Ara Güler fotoğraf sergisiydi. O sergide çok güzel Antalya fotoğrafları da vardı. Ara Güler Türkiye’nin dünyada tanıtımına katkı yapmış, tarihi yerlerin keşfinde ve tanınmasında rol oynamıştı. Allah’tan rahmet diliyorum” ifadesini kullandı.

Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi olayına da Rahip Brunson davasına da değinen Davut Çetin, “Geçtiğimiz günlerde iki olay hepimizin vicdanını derinden etkiledi. Suudi Arabistan’dan özel uçakla gelen 15 kişi gazeteci Kaşıkçı’yı konsolosluk içinde öldürdüler. Şimdi tutuklamalarla tiyatro oynuyorlar. Suudi Arabistan’lı gazetecinin Türkiye’de barbarca öldürülmesi Türkiye’nin egemenlik hakkına saygısızlıktır.   Birçok ülke Suudi Arabistan’a yaptırım uygulamayı tartışıyor. Türkiye olarak biz de gereken tepkiyi göstermeliyiz.

Bir başka üzücü olay Amerikalı rahip Brunson davasıdır. Bu davanın şekli de Türkiye’nin itibarını zedelemiştir, yargıya duyulan güven bir darbe daha almıştır. Hukuk karşısında herkes eşit olmalıdır. Ayrıca, bu tür durumlara düşmemek için, gizli tanık sistemiyle, kişilerin sözleri ve yazıları nedeniyle tutuklanması uygulamaları da gözden geçirilmelidir” dedi.

ATSO Kaleiçi Evi’nde açılan Mustafa Cansız ve Handan Dayı’nın Kaleiçi’nde Selçuklu İzleri sergisi ile Handan Börütecene’nin Cüstan ve Tavaşin sergileri hakkında bigliler veren Davut Çetin, “Antalya Kültür ve Sanat’a verdiğimiz emekler böyle güzel sonuçlar yaratıyor. Bu sergiler vesilesiyle değerli sanatçılara ve Antalya Kültür Sanat ekibimize teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Yeni müze Antalya’nın sembol eserlerinden birisi olmalı

Antalya’nın dünya çapında ses getirecek mimariyle, daha büyük bir müzesi olması konusunda çalışmalar yaptıklarını anlatan Davut Çetin, “Sayın Valimiz, Sayın İnan Kıraç ile Antalya müzesi konusundaki girişimlere devam ediyoruz. Kültür konusunda bir çalışmanın daha içerisindeyiz. Kırtasitye grubumuzun müze alanının genişletilmesi fikrini şimdi ANSİAD da destekliyor. Antalya’nın  dünya çapında ses getirecek mimariyle, daha büyük bir müzesi olması konusunu  Kültür ve Turizm Bakanımıza da sunmuştuk. Yeni müze Antalya’nın sembol eserlerinden birisi olmalıdır” dedi.

ATSO hizmet binası içinde inşaatı süren İnovasyon Merkezi’nin hızlı bir şekilde ilerlediği bilgisini paylayan Davut Çetin, “Bir milyon liraya yakın bir yatırım yapıyoruz. Elektrik-elektronik, mekanik, yazılım ve tasarım merkezi olmasını hedefliyoruz. İnovasyon merkezi ayrıca kuluçka merkezi gibi de hizmet verecek. Daha sonra da teknoloji alanında sertifika programlarının başlamasını da ümit ediyorum” diye konuştu.

ATSO, Türkiye’nin dördüncü büyük odasıdır

Ticaret ve Sanayi Odası’nın sadece üyelerine karşı değil, bütün Antalya’ya karşı sorumlu olduğunu belirten Davut Çetin konuşmasını şöyle sürdürdü;

“Hepimiz bu görevlere sektörlerimizi temsil etmek, Oda çatısı altında çalışmak için aday olduk. Ticaret ve Sanayi Odası sadece üyelerine karşı değil, bütün Antalya’ya karşı sorumludur. Biz Antalya’nın sahibi olan bir kurumuz. Daha önce birkaç kez söyledim, bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Bir seçim yaptık, seçim bitti, artık seçim rekabetini unutup, meslek komitelerinde ve mecliste hep birlikte çalışmamız gerekiyor.

Bu kurum 136 yıllık büyük bir kurumdur. Türkiye’nin dördüncü büyük odasıdır, Antalya özel sektörünü temsil eden kurumdur. Bazen unutuluyor, ama Antalya’nın sanayi firmaları, turizm firmaları, tarım firmaları, özel hastaneleri, havayolu şirketleri de bizim üyemizdir. Dünyaya ürün satan yazılım firmaları da bizim üyemizdir. 136 yıllık bir kurumun meclisinde Antalya’nın ve Türkiye’nin geleceği tartışılmalıdır. Vizyonu olan çıkıp vizyonunu anlatmalıdır.

Türkiye’de siyasi ayrışmalar nedeniyle hukuka ve kurumlara saygı azalmış olduğu için sapla saman bazen karışmaktadır. Kurumsal sorumluluk nedir, kurum geleneği nedir, bunları unuttuk. Kişisel davalar için kurumları kullanmaya ve yıpratmaya başlattık. Antalya hızlı büyüdüğü için kurumsal ahlak, ticaret ahlakı, komşuluk hukuku, yol-yordam, büyüğe saygı gibi bütün kurallar kayboldu.

Üyemiz için yapılacak en önemli şey Antalya’nın birlik beraberliğidir

Artık kentin hukukunu, kurumların hukukunu savunmak zorundayız. Kurumsal ahlakı, kent ahlakını hepimiz yeniden öğrenmeliyiz. Bu nedenle Antalya olarak genç, yetişkin demeden hepimizin bir değerler eğitiminden geçmemiz gerekiyor. Gerekirse bir Antalya Etik Kurulu kuralım, bu kurul hepimize, bütün kurumlara, medyaya ortak değerleri yeniden hatırlatsın.

Eğer 45 bin üyeyi düşünüyorsak toplantılara katılmalı, yeni projeler üretmeliyiz. Antalya ekonomisi 100 milyar lira üretim yapan bir ekonomidir. Dünyanın en fazla ziyaret edilen 10 kentinden birisiyiz.  Bilişim ve yazılım sektörü hızla geliyor, yarın Antalya’da çok daha büyük şirketler çıkacak. Üyemiz için yapılacak en önemli şey Antalya’nın birlik beraberliğidir. Üyemize yaptığımız en büyük haksızlık ayrışma ve kısır çekişmedir. Herkesten rica ediyorum, artık Antalya birlikteliğine önem verelim, bu kente yazık etmeyelim.”

Herkes Cumhuriyet’in 100. Yılı için hedefler koymalı

29 Ekim’de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 95. Yılının kutlanacağını hatırlatan Başkan Davut Çetin, “Bildiğiniz gibi, Pazartesi Cumhuriyetimizin ilanının 95. Yılını kutlayacağız. 95. yılda herkesin görevi 100. Yıl için hedefler koyup, buna göre çalışmaktır. 2023 yılı için en önemli hedefler demokrasi, hukuk ve eğitim sistemi hedefleri olmalıdır. Artık zamanımız kalmadı, ekonomide gelinen noktada köprüden önce son çıkıştayız.

Dünya rekabet gücü endeksi 2018 raporu yeni yayınlandı. Türkiye rekabet gücünde 61. ülke oldu. Türkiye’ye 61. ülke olmak yakışmaz. 30 ve 40 arasında Şili, Slovenya, Portekiz, Polonya gibi ülkeler bulunuyor. 40’larda Suudi Arabistan, Rusya, Endonezya gibi ülkeler var. Beş yıl içinde 61. sıradan hiç olmazsa 30’lu sıralara gelmeliyiz” dedi.

Yapısal sorunlar arasında yer alan “kıdem tazminatı” gibi sorunların artık kesinlikle çözüme kavuşması gerektiğine değinen Davut Çetin, “Kıdem tazminatı yükü Türkiye’de birçok ülkeye göre aşırı yüksektir. Ekonomide durgunluk ve işsizlik sorunu karşısında artık istihdam üzerindeki vergi yükü azaltılması zorunludur. Şu anda Türkiye gündemi bu konular, yapısal reformlar ve ekonomideki sorunlar olmalıdır” ifadesini kullandı.

Antalya 4.0 yol haritası

Antalya 4.0 yol haritası ve ATSO İnovasyon Merkezi konusunda da bilgiler veren Başkan Davut Çetin konuşmasını şöyle sürdürdü;

“Biz Mart ayında Antalya 4.0 çalışmasını başlatarak, Antalya’nın 2023 100. Yıl hedeflerini, dijital dönüşüm çerçevesinde belirlemeyi kararlaştırmıştık. Geçtiğimiz ay boyunca Antalya 4.0 çalıştaylarını yaptık. Antalya 4.0 çalışmasının ilk sonuçlarını Meslek Komiteleri Müşterek Toplantısı’nda paylaştık. Önemli başlıkları burada sizlerle ve basınımızla paylaşmak istiyorum.

En, önemli önerilerden Antalya Dijital Veri Yönetim Merkezi kurulmasıdır. Turizmde akıllı destinasyon stratejisi, yapay zeka ile küresel tanıtım, akıllı kart ve mobil uygulamalar ile dijital turizme hazırlanmalıyız.

Tarımda akıllı seracılık, akıllı örgütlenme modelleri, dijital tarım birimiyle büyük veri analizi altyapısını kurmalıyız.

Ticarette dijital cadde, akıllı alışveriş kartı, akıllı kiosklar gibi projelere başlamalıyız.

Teknoloji sektörlerinde kümelenme modellerine geçmeliyiz. Antalya’da bilişim ve tasarım gibi yüksek katma değer alanlarına yönelmelidir.

Belediyelerimiz, bütün ilçelerde markalaşma çalışması başlatmalıdır.

Akıllı kent teknolojilerini, akıllı ve yeşil ekonomiyi desteklemek için kullanmalıyız. 2023’te Antalya toplu taşıma sistemi değişmiş olmalı, metro ağı yapılmalıdır. Antalya’nın yeşil alan hedefleri revize edilmelidir. Antalya’nın karbon emisyon azaltımı, akıllı ve yeşil bina hedefleri olmalıdır.

Dijital-akıllı mahalle, akıllı vatandaşlık uygulamaları geliştirmeliyiz. Belediyelerimiz, müşteri ilişkileri yönetim modellerini kent kültürünü geliştirmek için kullanmalıdır.

Oda olarak bizim de üyemize öncülük etmemiz, yol göstermemiz, hatta dijital dönüşümde desteklememiz gerekiyor.

En güzel vitrin yarışmasına geçen yıl maddi ödül koymuştuk. Dijital dönüşümü danışmanlık hizmeti ve ödüllü yarışma gibi çalışmalarla destekleyebiliriz. Artık 4 yıllık geleneksel üniversite eğitimleri yerine yapay zeka, veri analitiği gibi alanlarda birkaç aylık, uzmanlık kazandıran eğitimler gereklidir. Biz de bu dönüşüme destek olmalıyız.

Önümüzdeki günlerde bu projeleri bir yol haritasına dönüştüreceğiz ve Sayın Valimiz, belediye başkanlarımız, sektörel kurum ve kuruluşlarla görüşerek son halini vereceğiz.

Antalya 4.0’ın sloganı, öğrenen, öğreten ve işbirliği yapan kent Antalya’dır.

Bu slogan belediyelerimizin, turizmin, ticaretin sloganı olmalıdır.

Esasen bu çalışmalarımızın zamanlaması gayet uygun olmuştur. 5-6 ay sonra yerel seçim var, başkan adaylarımızın programı böylece ortaya çıkmaktadır.

Bazı arkadaşlarımız, “biz siftah yapmak derdindeyiz, Başkan dijital ekonomi, inovasyondan bahsediyor” diye düşünebililerler. Sandıklı’da Volkan Şen bey, Endüstri 4.0 ve perakende ticaret konusunda bir sunum yaptı, oradan bir slaytı sizlerle paylaşayım.

Ben hizmet sektöründeyim, endüstri 4.0 beni ilgilendirmiyor diye bir lüksümüz yoktur. Endüstri 4.0 sdece sanayi demek değil, perakende sistem, pazarlama sistemi de değişiyor. Satış ve pazarlama ile ilgisi olmayan bir firma olabilir mi? Artık AVM’de mağazası olmak, bayi olmak yetmeyecek. Benim malım bu, alan alsın dersek, baştan kaybederiz.

 

İnovasyon yarışması

Geçen hafta ikinci İnovasyon yarışmamızı yaptık.  İnovasyon yarışması jürimizde Akdeniz Üniversitesi Teknopark Yetkilisi, Akdeniz Üniversitesi Mühendislik fakültesi öğretim üyesi, Bilim Üniversitemizin Teknoloji Transfer Ofisi Müdürü, Makina Mühendisleri Odası temsilcisi, KOSGEB temsilcisi yer alıyor. Jüri geçen hafta toplandı ve başvuruları değerlendirdi.

Biz dört kategoride sadece birincilik ödülü olarak belge veriyoruz. Arkadaşlarımız bana çok nitelikli başvurular olduğunu ve jürinin daha fazla ödül vermek istediğini söylediler. Yenilik yapanlar kriz dinlemiyorlar, çünkü krizden kurtulmanın en iyi yolu zaten yenilik yapmaktır.

İnovasyon yarışmamızın gösterdiği bir başka gerçek de şudur: Biz endüstri 4.0, e-ticaret derken, zaten birçok firma ciddi bir şekilde bu ürünlere girmiş durumda. Önümüzdeki aylarda yeni şirketlerin hızla büyüdüğünü göreceğiz.  Buna rağmen geleneksel perakende, geleneksel ticaret sektörlerimizde halen ciddi bir inovasyon çabası göremiyoruz.

Oysa ekonomik krizler geçer, fakat asıl önemli kriz dijital dönüşümden gelecek krizdir. Dijital ekonomide ulaştırma sektörü, lojistik sektörü, bayilik sistemi, toptancılık sistemi değişecektir. Bu nedenle her sektör, sektöre özel dijital dönüşüm seminerleri yapmalıdır.

Bir tarafta yapay zekayı kullanmaya başlamış üyelerimiz var, diğer tarafta ise çoğunluk olarak  halen dövizi, faizi, pos makinası komisyonlarını, alacak tahsilatını, elektrik faturasını kredi kartıyla ödemeyi konuşuyoruz.

Birçok sektörde ciddi durgunluk başladı

Piyasada elbette sorunlar artmış durumdadır. Dövizde hareket azaldı, ama tüketici güveni azaldığı için birçok sektörde ciddi durgunluk başladı. İçeride halen güven kaybı devam etmektedir. Fiyat artışları halkı ürkütmüştür. Döviz düşünce döviz alımları artmaktadır.

Eylülde otomobil ve hafif ticari araç satışı %67 azaldı, 9 ayda düşüş %26 oldu. Beyaz eşya satışı eylülde %37 düştü. İnşaat yatırımlarında da ciddi bir yavaşlama söz konusu. Kredi için bankalarda kaynak yok, olsa bile faizleri %40’ları buldu.

Konkordato ilanları çok arttı. Biraz önce Türkiye’nin rekabet gücünü azaltan bir konunun alacak tahsilatı olduğunu gördük. Eskiden karşılıksız çek sorunu büyüktü, bir dönem İflas erteleme artmıştı, şimdi de konkordato furyası başladı. Elbette dövizden ve girdi maliyetlerinden dolayı zor duruma düşen şirket çok, fakat yine de konkordatoların kötüye kullanılmamasına dikkat edilmelidir.

Bu durgunluk maalesef bir süre devam edecektir. Ekonominin toparlanması zaman alacaktır. Şu anda en önemli konu ertelenen kredilerin, geri dönmeyen döviz kredilerinin yaratacağı yüktür. Bankalar bu yükten nasıl kurtulacaktır, devlet bankaların yükünü nasıl karşılayacaktır, henüz bilmiyoruz.

Geçen hafta bütçe kanun tasarısı Meclise gönderildi. Bütçede Hazinenin borçlanmasına ve banka zararlarının karşılanmasına dönük hazırlık yapılmıştır. Vergi gelirlerinin gelecek yıl yüzde 20 artacağı tahmin edilmiştir.

Gelecek yıl ÖTV artışı %15 alınmıştır. Enflasyon artmasın diye sigaraya zam yapılmayacağı görülüyor. En yüksek ÖTV artışı alkollü içkide olacaktır. Motorlu taşıt ÖTV’si artışı %14 tahmin edilmiş, yani enflasyonun altında kalacağı kabul edilmiştir. Bu veriler de gelecek yıla dönük bir resim ortaya koymaktadır.

Önümüzdeki günlerde İşsizlik fonunun kullanılması, imar barışından gelecek paranın kullanılması, devletin varlık satışıyla döviz girişi sağlaması, IMF’e gidilmesi gibi alternatifler gündeme gelecek ve tartışılacaktır. Doğru adımlar atılır, reformlar başlatılırsa piyasada güven geri gelir.

Biz Antalya’yı dünyaya açmanın peşinde olmalıyız

Meslek Komiteleri Müşterek Toplantısı’nda ekonomik durum anketi yaptık, sektörel sorunlar da konuşuldu. Ankette turizm sayesinde, 9 aylık satışların artmış olmasını bekliyorduk. Fakat 9 aylık sonuçların da çok iç açıcı olmadığını gördük. Dövizde artış mart ayında başladığı için inşaat gibi sektörlerde yavaşlama erken başladı, turizmdeki büyüme bütün sektörlere fayda getirmedi.

Bunun dışında kayıtdışı rekabetten, e-ticaretten olumsuz etkilenen üyelerimizin sayısı da artmaktadır. Toplantıda arkadaşlarımızın ekonominin geleceği konusunda karamsar, fakat Antalya beklentilerinde daha iyimser olduğunu da gördük.

Antalya verilerine baktığımızda Antalya’nın turizm sayesinde Türkiye ortalamasından daha iyi olduğu görülmektedir. Örneğin bu yıl dokuz ayda Türkiye’de vergi tahsilatı artışı %19’dur, Antalya’da %28’dir.

Dokuz ayda dahilde alınan KDV artışı Türkiye’de %11, Antalya’da %54’tür. Çek ile ilgili veriler Türkiye genelinden daha iyidir. Konut satışındaki farklılık eylül ayında da devam etmiştir.

Olumsuz veri kısmında SGK’ya kayıtlı küçük esnaf ve tarım üreticisinde sorun görülmektedir. Bizim üye sayımız %7’lerde artmaktadır. Daha küçük esnafta yapısal sıkıntı bulunmaktadır.Burada olmayan bir olumsuz veri inşaat ruhsatlarındaki düşüştür. Merkezdeki ilçelerimizde ruhsat sayısında ilçeye göre %50 ve %80 arasında azalma görüyoruz.

İnşaatta yeni yatırımlar yavaşladı, yine de satışlar devam ediyor. Büyük iller arasında Antalya farklılaşmış durumda. İzmir’de bile yavaşlama görüyoruz.

Özellikle yabancı alımlarında çıkış devam ediyor, dövizde artış Türkiye’yi ucuzlattığı için yabancıların konut talebi çok arttı. Karadeniz illerinde bile ciddi yabancı talebi oluşmuş durumda.

Antalya’da Eylül ayında yabancı talebi geçen yıla göre %100 artışa yaklaştı. Geçen yıl eylül satışı 520, bu yıl 1038. Bir ayda 1038 konut satışını ilk kez görüyoruz.

Bu nedenle diyoruz ki, Antalya için karamsarlık, ümitsizlik bize yakışmaz. Biz Antalya’yı dünyaya açmanın peşinde olmalıyız.

Bazı sektörlerde KDV kayıtdışılığı teşvikten başka işe yaramamaktadır

Komitelerimizin raporlarının bir kısmında Devlet sektörü desteklesin gibi ifadeler yer alıyor. Devletten ilk talebimiz ekonomi yönetiminin güven vermesi ve yapısal reform olmalıdır. Bu dönemde vergi indirimi yapılması zor olabilir, fakat KDV haksızlıkları mutlaka giderilmelidir. KDV alacağını alamayan, girdi ile mamül arasındaki KDV’den zarar eden çok fazla işkolu bulunmaktadır. Bazı sektörlerde KDV kayıtdışılığı teşvikten başka işe yaramamaktadır.

Bir önemli talebimiz fiyat kontrollerinden vazgeçilmesi, piyasa gerçeklerinin görülmesi olmalıdır.

İlaç sektöründe fiyatlar dövize bağlıyken, devlet halen ilacı düşük fiyattan almaya çalışmaktadır. Eski fiyattan ilaç alım sözleşmesi yapılmış, arada fiyatlar dövizle birlikte %70 artmış. Böyle bir durumda firma çaresizdir. Bu tür uygulamalar piyasa gerçeğiyle uyuşmamaktadır.

Komite raporlarında dikkatimi çeken bir konu restoranlar grubumuzun gıda kalitesi ve hijyen konusundaki uyarısıdır. Arkadaşlarımız denetlenmeyen gıda işletmelerinin insan sağlığı için risk oluşturduğunu belirtmiş. Millet zaten güvenmediği için bazı ürünleri yemiyor. Bu konuya herkes dikkat etmelidir. Antalya gibi bir kentte hijyen kurallarına uymayan bir işletme olmamalıdır.

Turizm grubumuz konaklama tesisleri çevresinde müzikli yerlerin yüksek sesle geç saatlere kadar devam ettiklerini yazmış. Bu konuda denetimler sorunu azaltmıştı. Bunu yeniden ilgili kurumların dikkatlerine sunuyoruz.

Hep sorunları konuşmayalım, biraz da somut önerileri konuşalım. Komitelerimizden zaten proje önerileri bekliyoruz.

Lütfen herkes önce Antalya firmasını tercih etsin

Reklam ve fuarcılık grubumuz belediyelerin Antalya reklam ajanslarıyla çalışmalarını talep ediyor. Buradan bir kez daha hem kamuya hem özel sektöre aynı uyarıyı yapalım. Lütfen herkes önce Antalya firmasını tercih etsin. Gerekirse üç kuruş fazla ödeyin, ama yerel firmaları destekleyin.

Grubumuz ayrıca durgunluk dönemlerinde firmaların reklamları kestiğini, oysa tam tersine daha fazla reklam yapmak gerektiğini söylüyor. Bu uyarıda haklılar. Şu anda en önemli mesele topluma güven vermek. Çünkü parası olan da harcamıyor, halen gidip döviz alan var. Oysa parası olan harcamalıdır ki, çark dönsün. Herkes yapabildiği kadar satış kampanyası yapmalıdır.

Gayrimenkul grubumuz yol kenarındaki tabela kirlilğini dile getirmiş. Antalya’da tabela kirliliği konusunda maalesef bir iyileşme sağlanamadı.

Sağlık hizmetleri grubumuz ilkokula başlayan çocukların göz sağlığı, omurilik gibi kontrollerden geçirilmesini önermiş. Önemli konudur, gerekli girişimleri yapıyoruz.

Bilişim sektörümüzün gündeminde Bilişim Zirvesi var. Bilişim Meslek Komitemiz Antalya 4.0 çalışmalarına da katkı yaptı. Kendilerine teşekkür ediyorum. Çevre ve Tarım komisyonlarımızın çalıştay düzenleme önerileri var. Bunların Antalya 4.0 çalışması bitmeden hemen yapılması ve birlikte yapılması yararlı olur.

Yarın Ticaret Borsamızla birlikte YÖREX’i organize ediyoruz. YÖREX’e önemli destek veriyoruz. Gelecek hafta Ödül Törenimiz var. Sonra Antalya 4.0 toplantısı yapacağız. Önümüzdeki ay inovasyon merkezimizi açacağız. Growtech tarım fuarında tarım inovasyon yarışması ve bitki islahı proje pazarı düzenliyoruz. Bu etkinliklere desteğinizi bekliyorum.

Cumhuriyetin 100. Yılı için yeni bir 5 yıllık hamle yapmalıyız

Cumhuriyetimizin 95. YılınıTürkiye, Antalya ve Oda olarak 95. Yıla yakışır bir biçimde kutlamalıyız. Konuşmamın başında söyledim, sonunda da tekrarlamak istiyorum.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda ülkemizin Milli Hasılası 570 milyon dolardı. Osmanlı devletinden kalan borç ise 370 milyon dolardı. Kişi başı gelir 48 dolar, ihracat 50 milyon dolardı.

Devletin parasını basacak bankası yoktu. Devletin parasını İngiliz ve Fransızların kurduğu banka yönetiyordu.  Vergi ihaleyle toplanıyordu. Devlet borcunu ödeyemediği için 1881’de Düyun’u Umumiye kurulmuştu.

Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları teslim olmayı kabul etmediler. Hain olarak ilan edilmelerine rağmen Kurtuluş Savaşı başlattılar. Türkiye İslam ülkeleri arasında demokraside ve ekonomide en ileri ülke oldu. Bütün İslam dünyası Türkiye’yi örnek gösterdi. Buna rağmen bugün olmamız gereken noktada değiliz. Cumhuriyetin 100. Yılı için yeni bir 5 yıllık hamle yapmalıyız.

Biz Antalya Ticaret ve Sanayi Odası olarak bunun öncü kurumlarından birisi olmalıyız. Bu dilekle milletimizin ve sizlerin Cumhuriyet bayramınızı en güzel dileklerimle kutluyorum.”