ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Hacısüleyman, Temmuz ayı enflasyonunun beklentilere paralel olduğunu belirterek, “Aylık bazda Haziran’a göre daha yüksek bir enflasyon var ancak yıllık enflasyonda düşüş başladı” dedi.

Geçtiğimiz dönem iç talepte yaşanan yüksek artışa bağlı tetiklenen bir ekonomik büyüme süreci olduğuna işaret eden Başkan Yusuf Hacısüleyman, “Şu ana kadar alınan tedbirlerle iç talepte ve tüketim harcamalarında kayda değer bir yavaşlama var. Ancak diğer yandan üretimi teşvik edecek politikaların devreye alınması büyük önem arz ediyor.”

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Hacısüleyman, Temmuz ayı enflasyonuna ilişkin değerlendirmede bulundu. 2024 yılı Temmuz ayı TÜFE oranının yüzde 3,23 ile piyasa beklentilerine paralel bir seyir izlediğini kaydeden Başkan Yusuf Hacısüleyman, “Yıllık enflasyon ise yüzde 61,78 düzeyinde gerçekleşirken, bu oran son 9 ayın en düşük seviyesi olarak kaydedildi. Beklenen bir süreçti ve enflasyonun mayıs ayında zirveye ulaşacağını ve haziran ayı ile birlikte dezenflasyon sürecinin başlayacağını öngörüyorduk” diye konuştu. Mayıs ayında yüzde 75,45 ve haziran ayında yüzde 71,60 olan yıllık enflasyonun bu ay yüzde 61,78’e kadar gerilemesinin kalıcı bir enflasyon gerileme sürecine girildiğinin işareti olduğunu belirten Hacısüleyman, “Yılın geri kalan döneminde yaşanacak gerilemeler ile birlikte yılsonu enflasyon hedeflerinin rahatlıkla gerçekleşeceğini düşünüyoruz” dedi.

Vatandaşların enflasyon konusundaki algılarının hemen değişmesini beklemenin yanlış olacağını kaydeden Hacısüleyman, “Vatandaşlarımız uzun bir süredir enflasyonla mücadele ediyor. Hissedilen ile teknik veriler her zaman örtüşmeyebilir. Bunun için bir süre daha beklememiz gerekecek” diye konuştu. Geçtiğimiz dönem iç talepte yaşanan yüksek artışa bağlı tetiklenen bir ekonomik büyüme süreci yaşandığına işaret eden Hacısüleyman, sözlerini şöyle sürdürdü;

“İçinde bulunduğumuz dönemden itibaren bu dengenin değişeceğini öngörüyoruz. Açıklanan büyüme verilerinde net ihracatın uzun bir zaman sonra ilk defa büyümeye pozitif katkı sunduğunu gördük. Gerek faiz oranlarındaki yüksekliğin iç talep üzerindeki etkisi, gerekse ihracat rakamlarındaki artışlar da bu görüşümüzü destekler niteliktedir. İmalat sanayinde ve iktisadi faaliyette sektörler geneline yayılan bir yavaşlama söz konusu. Bu yavaşlamanın ekonomimizin çarklarına zarar vermemesi için bir yandan da üretimin ve ihracatın desteklenmesi gerekiyor. Yaşadığımız yüksek enflasyonu aşağı çekmek için sadece tüketimi yavaşlatmanın yetmeyeceğini, üretimin ve ihracatın da desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz.”

ÇOK DİKKATLİ OLMAMIZ GEREKEN BİR DÖNEM YAŞIYORUZ

Türkiye’nin, Ortadoğu’da yaşanan gerginlik ortamına ve ABD ekonomisindeki yavaşlama sinyallerine dikkat etmesi gerektiğini ifade eden Hacısüleyman, “Özellikle para ve sermaye piyasalarında yaşanan kayıpların etkisi ile yurtiçi piyasalarda da haftaya çok önemli kayıplarla başladık. Sanayi üretimi, PMİ, reel kesim güven endeksi, diğer sektörel güven endeksleri, perakende satış hacmi gibi veriler Türkiye ekonomisinde bir yavaşlamaya işaret ediyor. Birinci önceliğimizi fiyat istikrarını yeniden sağlamak olarak kabul etmekle birlikte; Reel sektörün göz ardı edilmemesi gerektiğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

İSTİKRAR SÜRECİNİ SEKTEYE UĞRATMAYALIM Yeni vergi uygulamalarının iş dünyasında tedirginlik yarattığına işaret eden başkan Yusuf Hacısüleyman, “Vergilerdeki artışların mutlaka belli oranlarda mal ve hizmet fiyatlarına yansıdığını biliyoruz. Bu yansımanın dezenflasyon ve istikrar sürecini sekteye uğratmaması için doğru adımlar atmak zorundayız. Ülkemizde dolaylı vergi yükü oldukça yüksek ve bu vergilerdeki küçük artışlar bile ciddi anlamda enflasyona neden olmaktadır. Bu nedenle özellikle dolaysız vergilere yönelik düzenlemeler ve fiyatlara yansıması nispeten zor olan vergilere yönelik düzenlemeler tercih edilmelidir” dedi.