Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Ağustos Ayı Olağan Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Süleyman Özer’in başkanlığında elektronik ortamda gerçekleşti. Toplantıda bir konuşma yapan ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Davut Çetin, Oda faaliyetlerinin yanı sıra, kent ve ülke gündemine yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Konuşmasının başında Covid-19’la ilgili uyarılarda bulunan Davut Çetin, “Maalesef pandemide durum çok ciddi hale gelmiştir. Son döneme kadar çok az vaka duyuyorduk, ama artık tanıdık çevrelerde de görmeye başladık. Ülke olarak durumun ciddiyetini dikkate almalı ve her düzeyde önlemleri sıkılaştırmalıyız. Pandemiyle mücadele birinci meselemiz olmalıdır” dedi.

Korona aşısı konusunda ilerleme olduğunun açıklanmasına karşın, hasta sayısı ve can kayıplarının arttığına dikkat çeken Davut Çetin şunları kaydetti;

“Türkiye, pandemi veya salgınla mücadelede ilk aşamada ciddi önlemler almış, başarılı olmuş, ancak daha sonra gevşeme başlamıştır. Günlük test sayıları artmalıdır. İdeal olan nüfusun binde biri kadar insana günlük test yapmaktır. Yoğun iş ortamlarında, fabrika, restoran, otel, kuaför gibi işletmelerde periyodik testler yapılmalıdır. İşletmelere maske ve hijyen malzemesi desteği verilmelidir. Toplumun bir kesimi halen maske ve sosyal mesafe kurallarına uymamaktadır. Market, restoran gibi toplu mekanlarda bu önlemlere mutlaka uyulmalıdır. 

Şimdi kamuda esnek çalışma kuralı getirilmiştir. İmkanı olan tüm kurumlarda evden çalışmaya önem verilmelidir. Biz aylardır bu konuda uyarı yapıyoruz, artık yeni normal diye bir durum olduğunu, birinci kuralın, hijyen ve sosyal mesafe olduğunu söyledik ve raporlarımızda yazıldı. Bu işin şakası yok, lütfen hepimiz dikkat edelim, çalışanlarımızı uyaralım.”

Devlet Destekleri Zirvesi online yapılacak

25 Eylül’de yapılacak “Devlet Destekleri Zirvesi”ni TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın da katılımıyla online olarak gerçekleştirmeyi planladıklarını belirten Davut Çetin, “Bu dönemde ihracatın her zamankinden daha zor, ama daha değerli hale geldiğini biliyoruz. Pazarlarımızı kaybetmemek için online temaslara yoğunlaşmalıyız. ATSO olarak Almanya ve Latin Amerika ülkeleri nezdinde girişimler başlattık. Ticari heyet görüşmelerini online yapmak istiyoruz” dedi.

Karadeniz’de doğal gaz rezervi bulunmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Davut Çetin şunları kaydetti;

“Yıllardır süren arama çalışmalarının olumlu sonuç vermesi hepimizi mutlu etmiştir. Bu rezerv düşük maliyetle çıkarılabilirse Türkiye’nin 6 yıllık doğal gaz ithalatını karşılayacaktır. Esasen Akdeniz’deki petrol ve doğal gaz rezervleri çok daha hayati bir önem arz etmektedir.  Akdeniz’de adeta bir kuşatma ile karşı karşıyayız ve bu kuşatmayı aşmak en yaşamsal meseledir. İnşallah bu tarafta da güzel gelişmeler görebiliriz. Elbette ki, iş insanları olarak, refah ve mutluluğun kaynağının demokrasi, uzlaşma, hukuk,  eğitim ve teknoloji üretimi olduğunu anlatmamız gerektiğine inanıyorum.

Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’nin petrolü var, ama ekonomileri cari açık veriyor. Almanya ve Güney Kore’nin petrolü, gazı yok, ama ekonomileri cari fazla veriyor. ABD ve Çin arasındaki mücadele enerji mücadelesi değil, verilerin kontrolü mücadelesidir. Çağımızın stratejik kaynağının petrol-doğal gaz değil, veri ve bilgi üretimi olduğunu unutmamalıyız.”

Depremlere ve afetlere karşı kentlerimizi hazırlamak zorundayız

Giresun’da yaşanan sel felaketi ve can kayıplarının herkesi üzdüğünü söyleyen Davut Çetin sözlerini şöyle sürdürdü;

“İklim değişikliğinin bu afetleri artıracağını biliyoruz. Depremlere ve afetlere karşı kentlerimizi hazırlamak zorundayız. İstanbul başta olmak üzere her kentimiz için Bakanlıklar ve belediyeler el ele vermeli, hazırlıklar hızlandırılmalıdır. Hükümet ile yerel yönetimler arasındaki işbirliğinin artması her bakımdan önem taşımaktadır.

Kalkınma ve demokrasi için yerel yönetimler güçlü olmalıdır.

Bir ülkede ekonomik kalkınma ve demokrasi için yerel yönetimler güçlü olmalıdır. Turizmde, tarımda, il planlamasında yerel yönetimler söz sahibi olmadıkça birçok sorunu çözemeyiz.  Tarımsal planlama bile yerelde başlamalı, merkezde koordine edilmelidir. Çünkü Bakanlıklar Ankara’dan bir kenti yönetemez.

Kıyı alanları yönetiminin MUÇEV’e verilmesi doğru değil

İllerin sahillerini, ören yerlerini Valilik, Belediye ve Oda birlikte yönetmelidir.

Bu kaynaklar şehrin tanıtımı ve altyapısı için kullanılmalıdır. Bu ihtiyaçlara rağmen son günlerde karşılaştığımız yeni bir uygulama önemli sahillerimizdeki kıyı alanları yönetiminin MUÇEV isimli vakfa verilmesidir. Bu tür uygulamaların doğru olmadığına inanıyorum.”

Pandeminin en olumsuz etkisini gençler yaşıyor

Eğitimde, özellikle özel eğitim kurumlarında, anaokulu ve kreşlerde ciddi sıkıntılar yaşandığına dikkat çeken Davut Çetin, “Eğitimde özel ders ağırlık kazanmakta, fırsat eşitliği sorunu artmaktadır.  Pandeminin en olumsuz etkisini gençler yaşamaktadır. İşsizlik sorunu genç insanların, üniversite mezunlarının ümidini kaybetmesine yol açmaktadır. İş aramayan, işsiz sayılmayan, ancak iş olsa çalışacak kişi sayısı 4 milyon 700 bine ulaşmıştır. Gençlerimizin bir kısmı hayata atılmadan evde oturmakta, çalışma kültürü kazanamamaktadır. Bu nedenle yeni bir ulusal eğitim programı, eğitim seferberliği ve bir ulusal staj programı başlatmalıyız.

Gençlere dijital yetkinlik, yapay zeka, yazılım, e-ticaret, proje hazırlama, kırsal kalkınma, tarım üretimi gibi birçok alanda online sertifika programları düzenlemeliyiz. Başarılı olan gençler bakanlıklarda, belediyelerde, il müdürlüklerinde, gönüllü işletmelerde 5-6 ay ücretli staj yapmalıdır. Gençlere ümit vermek, sosyal sorunları önlemek bu dönemin öncelikli gündem maddelerinden birisi olmalıdır” diye konuştu.

Ekonomide krediler sayesinde bir toparlanma başladı

Konuşmasında ekonomideki gelişmelere de değinen Davut Çetin, “Ülkemiz ekonomisinde krediler sayesinde bir toparlanma başlamıştır, konut sektöründe canlanmanın inşaat yatırımlarına da yansımaya başladığını görüyoruz. Kredi hacminde yıllık artış %48’e çıkmış, tüketici kredisinde artış %60’a ulaşmıştır. Türkiye ekonomisi baz etkisiyle de olsa Avrupa ve Amerika’ya göre daha iyi bir büyüme sağlayacaktır. Fakat Eylül ayından itibaren tekrar yavaşlama başlayacaktır.Çünkü, cari açık, bütçe açığı, dolarizasyon, enflasyon ve işsizlik yeniden ayağımızı bağlamaktadır. Merkez Bankası önce gaz pedalına fazla basmıştır, şimdi de sert fren yapmıştır. 1990’lardan beri ne zaman faizi ve dövizi kontrol etmeye kalkışsak sonunda daha yüksek bedel ödüyoruz.

Pandemi ortamında güvenli paralara kaçış ve milli paramıza güven azalması sonucunda bu yıl borsa ve tahvilden çıkan yabancı sermaye tutarı 13 milyar dolar olmuştur. Pandemi döneminde vatandaşımız 24 milyar dolar altın ve döviz almıştır. Böylece bir taraftan rezervler azalmış, diğer taraftan hem döviz hem faiz hızla yükselmiştir. Kur artışı girdi maliyetlerini artırmaktadır, buğdayın, samanın, gübrenin, evin, arabanın maliyeti artırmaktadır. Kişi başı gelirin 8 bin dolar seviyelerine gerilemesi refah kaybıdır.

Dolayısıyla yapısal reformların, kurumların bağımsızlığının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görüyoruz. Devlet piyasalara sürekli müdahale etmemelidir. Devletin görevi ekonomide adil ve güvenilir girişim ortamı kurmaktır.

Kapsamlı bir ekonomik programa ihtiyaç var

Yabancı sermaye yatırımlarının artması, genç ve kadın girişimciliğinin desteklenmesi, dijital ve ekolojik dönüşüm konuları Hükümetin söyleminde öncelikli bir yer bulmalıdır. Şu anda önemli bir sorunumuz belirsizliktir. Pandemide ikinci dalga olup olmayacağı, olursa hangi önlemlerin alınacağı birinci belirsizliktir. Ekonominin nasıl gideceği ikinci belirsizliktir. Hangi desteklerin ne kadar verileceği de üçüncü belirsizliktir. Ekonomide belirsizliği gidermek için yeni ve kapsamlı bir ekonomik programa ihtiyaç vardır. Ekonomi yönetimi her sektörün önüne bir risk senaryosu ve planı koymalıdır.

Antalya’ya bu turistin gelmesi bile bir başarıdır

Bu yıl şu güne kadar ilimize gelen yabancı ziyaretçi sayısı 1 milyon 400 bin civarındadır, geçen yıl 10 milyon 337 bindi. Şüphe yoktur ki, bu dönemde Antalya’ya bu turistin gelmesi bile bir başarıdır ve bunda Hükümetimizin, Dış İşleri Bakanımızın ve Kültür ve Turizm Bakanımızın büyük rolü vardır. Sektör çaba harcamış, çok sayıda tesisimiz güvenli turizm sertifikası almıştır. Bu çabaların faydası gelecek yıl da görülecektir.

Fakat sonuç olarak yakın tarihimizin en büyük ekonomik afetini yaşıyoruz. SGK Mayıs verilerine göre ilimizde kayıtlı işçi veya personelde dört kişiden birisi işsiz kalmıştır. Antalya’da 150 bin istihdam kaybı vardır. Bu rakam İstanbul’da 43 bindir.  

Antalya pandemi döneminde 20 milyar civarında kredi kullanmıştır. Bunun dışında 1,5-2 milyar kadar istihdam desteği ve sosyal yardım sağlanmıştır. Bu destekler kısa vadede sıkıntıyı azaltmıştır, ama Antalya’nın sınavı henüz yeni başlamaktadır.

Yaş meyve ve sebze ihracatı yüzde 23 arttı

Bu yıl sanayi ve madencilik ihracatında gerilemeye karşı yaş meyve ve sebze ihracatı yüzde 23 artmıştır. Sanayide iklimlendirme ve kimya ihracatında toparlanma görüyoruz. Tarım sektöründe dinamizme daha önce dikkat çekmiştim. Bu yılın ilk altı ayında alınan teşvik belgelerinde tarım yatırımları turizm yatırımlarını geçmiştir.

Bununla birlikte, tarımda girdi fiyatı ve ürün fiyatı makası özellikle domateste iyi değildir. Antalya’da sera üretimi az olsa da yayla üretimi var ve domates fiyatı olması gerekenin altında kalmaktadır.

Otomobil artışında Türkiye geneline göre daha iyiyiz. Konut satışı artışında da geri kaldığımız görülüyor, kuşkusuz bunda fiyat artışının da etkisi var.

Biz yaptığımız çalışmalarla bu durumu öngörerek, Mayıs ayından bu yana, kredi ve teşviklerin il ve sektörlere göre seçici veya selektif olarak verilmesini söylüyoruz. Geçen ay desteklerin sektörel ve bölgesel olarak Cumhurbaşkanlığı tarafından belirlenmesi kararı alındı. Bu çerçevede il ve sektör bazında seçici destek talebimizin somutlaşması artık mümkündür.

Almanya bile istihdam desteklerini 2021 yılı sonuna uzatma kararı aldı. Biz de bunu pandemiden etkilenen sektörler için uygulamalıyız.

İstihdam destekleri 2021 yılı sonuna kadar uzatılmalıdır

Hükümetin Antalya’yı özel olarak gündemine alması gerektiğini daha önce söylemiştim, bu talebimiz devam etmektedir. Antalya’da pandemiden ve turizmdeki daralmadan etkilenen sektör ve işletmelere destekler devam etmeli, vergi ve prim ödemeleri ertelenmeli, kısa çalışma gibi istihdam destekleri 2021 yılı sonuna kadar uzatılmalıdır.

Bayramdan önce turizmde ve yeme-içme hizmetinde KDV indirimi, kira stopajı indirimi yapıldı, fakat kira sıkıntısı azalmadı. Cirosu düşmüş olan, normal tahsilatını yapamayan şirketlerin kira, elektrik gibi genel giderlerine destek olunması zorunludur.

Antalya’nın gelir kaybını telafi edecek yatırım projeleri başlatılmalıdır: Antalya bilişim vadisi, Antalya lojistik merkezi, büyük veri merkezi, Toplu işyeri veya ihtisaslaşmış ticaret bölgeleri, Sağlık turizmi yatırımları, Kaleiçi ve antik kent restorasyonları, Antalya Müzesi, Kültür Sarayı gibi projeler hızla ele alınmalı ve kaynak aktarılmalıdır.

İstanbul’da kültür merkezi, Merkez Bankası binası, Galata Kulesi gibi çok sayıda yatırım örneği vardır. Şu dönemde bizim yatırım ihtiyacımız İstanbul’dan daha önemlidir. Bir dönem hızlı tren gibi projeler gündemdeydi, şimdi konuşmaz olduk. Hızlı tren Çanakkale köprüsü gibi projeler kadar önemli bir projedir. Bu nedenle Antalya’nın Hükümet tarafından özel gündemle ele alınması gerektiğine inanıyorum.”

Meslek komitelerinin raporları ve talepleri

Konuşmasında Meslek komitelerinin raporları ve taleplerine de değinen Davut Çetin, şunları kaydetti;

“Komitelerimiz sektörel sorunları ve destek taleplerini sürekli gündeme getirmektedir. Son dönemde vergi indirimi, peşin vergi alınmaması, vergi muafiyeti, hatta vergi affı taleplerinin öne çıktığını görüyoruz. Ekim ayından sonra ertelenen vergi ve prim ödemeleri başlayacaktır. Şu anda bazı sektörlerden ödeme sıkıntısına karşı yeniden erteleme talepleri gelmektedir.

Kur artışı nedeniyle girdi maliyetlerinin artması bir başka sorundur. Gümrük vergilerinin artırılması da bazı sektörlerde sıkıntı yaratmaktadır. Girdilerde ve yurtiçinde üretilmeyen mallarda gümrük vergisi artışının ekonomiye bir faydası olmamaktadır. İhracatta liman maliyetleri sıkıntısı vardır, ayrıca Hırvatistan gibi bazı ülkelerde TIR geçiş kotaları sorun olmaya başlamıştır. Mevzuat kısıtlamaları ve değişiklikleri de sürekli yakınma konusudur.

Akaryakıt

KDV İndirimi

Unu mamuller

Girdi maliyetlerinde artışa göre tarife artışı

Tarım

Bitki koruma ürünlerinde ziraat mühendisleri haklarının kaybı

Orman ürünleri ticareti

Kısa çalışma ödeneğinde yeni başvuruların kabul edilmesi 

Plastik-kauçuk

Vadeli satışlarda peşin KDV uygulamasına son verilmesi

Cam ve hırdavat

Çek karnelerinde bankaların sorumluluğunun artırılması

Metal-Makine

Kur artışı nedeniyle girdi maliyetlerinde artışın ve kalite bozulmasının önüne geçilmesi

Motorlu taşıt alım-satımı

Toplu işyeri sorunu

Reklam, fuar

Vergi teşviklerinin devam etmesi

Gayrimenkul

Yetki belgesi uygulama süresinin uzatılması

Mühendislik

Yapı denetiminde 50 km sınırı gibi düzenlemelerin değiştirilmesi

Kağıt ve matbaacılık

Kağıt, kağıt ürünleri ve matbaa makinalarına getirilen ilave gümrük vergisi (İGV)

Taşıt kiralama ve ilgili hizmetler

Vergi affı 

Kırtasiye, fotoğraf ve tercümanlık hizmetleri

Antalya ve diğer turizm bölgelerinin “Ekonomik Afet Bölgesi” ilan edilmesi, vergi muafiyetleri

Oteller ve benzer konaklama yerleri

E-Arşiv Fatura uygulamasının ertelenmesi

Restaurant, yiyecek içecek ve eğlence hizmetleri

Okul kantini, nargile kafe, okullara yemek hizmeti veren işletmelerin stok kayıplarının telafi edilmesi, kira, elektrik, su ve personel maaşlarına destek, personel maaşlarının ödenmesi veya işletmelere personel çıkartma hakkı verilmesi konularında 

Eğitim faaliyetleri

KDV’nin süresiz olarak veya 2 yıllığına %1’e indirilmesi, istihdam destekleri ve  genel gider desteği sağlanması

SPA işletmeleri

Yabancı turist turlarına kısıtlamanın kaldırılması, yabancı personel çalışma izni

Bu konularda yazılar yazıyoruz, ama Bakanlıklar ve bürokrasi odalarla birlikte çalışmadığı, sürekli istişare içinde olmadığı sürece sorunlar devam eder.

Bazen bir kanun, yönetmelik çıkıyor, neden çıktığını anlamak mümkün olmuyor. Örneğin Cuma günü resmi gazetede “yatırımlarda devlet yardımları” konusunda değişiklik yapıldığını gördük. İlçe bazlı yatırım teşviki yönünde bir adım atıldı. Antalya’da Gündoğmuş ilçemize iki alt bölge yatırım teşviki imkanı gelmiş oldu. Bu kararları bizler resmi gazeteden önce taslak aşamasında görmeliyiz.

2021 için daha iyi hazırlanmalıyız

Pandemi nedeniyle enseyi karartmamalıyız. Birlik ve beraberlik içinde bu dönemi aşmaya çalışacağız. Önümüzdeki aylar ve 2021 için daha iyi hazırlanmalıyız. Günlük sıkıntılara boğularak geleceği planlamayı, yenilik aramayı ihmal etmemeliyiz. Çünkü yenilik yapmak, dijitalleşme, ortaklık kurmak gibi çözümler de gereklidir.

Ben Antalya’nın dijital ve ekolojik dönüşümde pilot il olarak kabul edilmesi gerektiğini söylüyorum. Konaklama, inşaat, tarım ve sanayide dijital-ekolojik dönüşüm için özel bir destek programı başlatılmalıdır. Antalya’ya diğer destekler doğrudan verilmezse, en azından böyle bir destek penceresi açılmalıdır.”