Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Ocak Ayı Meclis Toplantısı, Meclis Üyelerinin katılımıyla gerçekleşti. ATSO Meclis Başkanı Süleyman Özer’in başkanlığında yapılan mecliste bir konuşma yapan ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Davut Çetin, ekonominin yanı sıra, kent ve dünya gündemine yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Konuşmasının başında Elazığ depreminde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileyen Davut Çetin, “Depremin can kayıpları hepimizin yüreğini yaktı. Hepimiz çok üzüldük, kurtarılan her kişi için birlikte sevindik, her kayıp hepimizin ortak acısı oldu. Türk milleti zor zamanlarda kenetlenme asaletine sahiptir. Bu depremde de milli birlik ve dayanışma sergiledik. Bütün milletimize, Hükümetimize, arama kurtarma ekiplerine teşekkür ediyoruz. İstanbul’dan Şanlıurfa’ya kadar çok sayıda belediye ekibi, AFAD, JAK, AKUT, UMKE gibi ekipler hepimize gurur verdi.

TOBB, Odalar ve Borsalar olarak seferber olduk. Rifat Hisarcıklıoğlu başkanımız bölgeye gitti. Antalya iş dünyası olarak biz de hafta sonu yardım organizasyonu yaptık. Elazığ ve Malatya Oda başkanlarımızla konuştum. Özellikle ısıtıcı ihtiyacı olduğunu söylediler. Yatak, ısıtıcı, yorgan, giysi, gıda, çocuk bezi gibi malzemeden oluşan iki Tırı bizzat yükledik ve Elazığ’a gönderdik.

Bugün de bir kamyonu Malatya’ya göndereceğiz. Yatak ve ısıtıcı göndermek isteyen olursa akşamüzerine kadar bize ulaştırabilirler. Katkıları için Antalya Ticaret Borsamıza, Manavgat Ticaret ve Sanayi Odamıza, Alanya Ticaret ve Sanayi Odamıza, Kumluca Ticaret ve Sanayi Odasına, Kumluca Ticaret Borsamıza, ANSİAD başta olmak üzere SİAD’larımıza teşekkür ediyorum” dedi.

Türkiye’nin en büyük milli güvenlik sorunu depremdir

Türkiye’nin en büyük milli güvenlik sorununun deprem olduğunu vurgulayan Davut Çetin, Depremlerin olacağını biliyoruz, ama halen çok eksiğimiz var. Üç gün sonra bu depremi de unutup, bir sonraki depreme kadar beklememeliyiz. Elazığ depreminde yıkılan bina sayısı 76, ağır hasarlı bina 1200 civarında. Bizi bekleyen asıl tehdit İstanbul depremidir. İstanbul depremi 7.5 şiddetinde bekleniyor. Tahminlere göre 40 bin civarında bina ağır hasar görecek. 150 bin civarında bina orta ve hafif hasar görecek.

AFAD, insan kaybını otuz bin, ağır yaralı sayısını 50 bin olarak tahmin ediyor. Çok daha kötü tahminler var. Artık olağan üstü bir deprem seferberliği başlatmalıyız.

Ülkemizde motorlu taşıt muayenesi zorunlu, ama binaların sağlamlık muayenesi zorunlu değil. Motorlu taşıt sigortası zorunlu, konut sigortası zorunlu değil, DASK oranı halen yüzde 53’dür. Şehirlerimizin deprem planları nedir, deprem için ne kadar bütçe ayırdık, toplanma yerleri neresidir, toplanma yerlerinde gıda, su stoku nedir? Bunlar konuştuğumuz, bildiğimiz konular değil. Şehirlerde devlete ve belediyelere ait arsaları sosyal donatı ve afet alanları olarak korumadık.

Konuşacak şey çok, ama tekrar etmeye gerek yok. Yarından itibaren her ilde riskli yapı stoku hızla belirlenmelidir. Türkiye’de bina sakinleri kendileri aralarında anlaşıp bir şey yapamaz. Yapı denetim sistemimiz sağlıklı değil. Bina risk analizleri zorunlu tutulmalı ve hızla yaptırılmalıdır. İnşaat Mühendisleri Odası  bu konuda inisiyatif alabilir. On binlerce mühendis var, hızla eğitimden geçirilip görevlendirilebilirler. Makul ücretlerle bina zemin etütleri ve dayanıklılık testleri yapılabilir.

Şimdi görüyoruz ki, halen fay hatları araştırmaları yapılmamış. Deprem gözlem istasyonları yetersizdir. Bu araştırmaları yönlendiren kurum yok. Son günlerde depremle ilgili tartışmalar bu sorunların görülmesi bakımından yararlı olmuştur. Hatta basının ve muhalefetin eksikleri söylemesi gerekir ki, daha iyi yapılsın.

Bu mesele kesinlikle para meselesi değil. Türkiye’de kişi başına 10 TL toplansa 800 milyon lira yapar. Emin olun, Sayın Cumhurbaşkanı ve bütün siyasi liderler bir araya gelse, millete ortak çağrı yapsa, ortak bir komisyon çalışsa bir günde milyarlar toplanır. Siyaseti ikinci plana atarak milli birlik ve beraberlik içinde bu konuda çalışılmalıdır.

Türkiye’de çok az il deprem riski dışında

Türkiye’de çok az il deprem riski dışındadır. Antalya 2. derece diye söylüyoruz, ama bu dereceler çok anlamlı değildir. Bu nedenle deprem planımız ve kentsel dönüşüm planımız olmalıdır deyip duruyoruz. Antalya kent merkezinde de ömrünü tamamlamış yapıları kapsamlı planla dönüştürmeliyiz.

İnşaat komisyonumuz kentsel dönüşüm konusunda güzel bir rapor hazırlamışlardı. Arkadaşlarımız şimdi bu konuda bir toplantı hazırlığı yapıyorlar. Komisyon başkanımız Recep Mavi arkadaşımıza ve komisyon üyelerimize çabaları için teşekkür ediyorum.

Kentsel dönüşüm bir kazanç kapısı olarak görülmemelidir. Vatandaşın can güvenliği sağlanmalı, şehir estetiği gelişmeli, yeşil alan yaratılmalı, yeni yollar ve yeraltı otoparklarıyla ulaşım rahatlatılmalıdır. Antalya’da ada bazlı dönüşümü planlamalıyız, ada bazında ihale yapmalıyız. Böylece inşaat sektörümüzü de canlandırmış oluruz.

Bilim insanlarının uyarıları dinlenmiyor

Bilim insanlarının uyarılarının dikkate alınmadığını belirten Davut Çetin şunları kaydetti;

“Dünyada ve Türkiye’de bilim insanları uyarılar yapıyor, bu uyarılar yeterince dinlenmiyor. Küresel ısınma, çevre felaketleri ve küresel salgın riskleri artıyor. Avustralya’da aşırı sıcaklar nedeniyle 10 milyon hektar orman yandı. Şimdi Çin’de Korona virüsü sorunu yaşanıyor, hatta birkaç vakayla Avrupa’ya bile ulaştığı görülüyor. Bizde Çin virüsü yok, ama grip salgını eskiye göre daha fazla.

Dünyada çevrenin korunması, virüslere karşı aşıların geliştirilmesi, insanların bilinçlendirilmesi konusunda küresel işbirliği gerekiyor. Maalesef dünya siyasetinde işbirliği yerine hâkimiyet savaşları devam ediyor. Bu ortamda bizim siyasetimizde de artık bir işbirliği ortamı görmek istiyoruz” diye konuştu.

Kıbrıs’ta ve Libya’da haklı davamızı dünyaya anlatamıyoruz

Konuşmasında dış politikadaki gelişmelere de değinen Davut Çetin şunları kaydetti;

“Kıbrıs’taki doğal gaz aramaları ve Libya ile yaptığımız anlaşma nedeniyle çok sayıda ülke bize karşı cephe aldı. Kıbrıs’ta ve Libya’da haklı davamızı dünyaya anlatamıyoruz. Böyle bir zamanda dış politikada hükümet ve muhalefet arasında ortak karar ve işbirliği olmalıdır. Ayrıca, Dünyada güçlü ve itibarlı olmak için demokrasimizi güçlendirmek zorunda olduğumuzu artık görmeliyiz. Yabancı basın Türkiye’ye gereken ilgiyi göstermiyor.

Medyamızın dünyadaki itibarını yükseltmek zorundayız. Basın özgürlüğünü sağlamalıyız ki, basınımız dünyada söz sahibi olsun. Sayın Cumhurbaşkanımız yargı reformunda daha ileri adımlar atılacağını açıklamıştır. Umuyoruz ki, bu adımlarla Türkiye dünyada daha güçlü bir yere sahip olur.

Ekonomideki gelişmelere gelecek olursak, dünya ekonomisinde ABD-Çin anlaşması olumlu etki yarattı. İran gerilimi azaldı ve dünya ekonomisinde şimdilik bir ciddi sorun görünmüyor.”

İş dünyasının Yeşil Pasaport talebi

Mecliste komitelerden gelen taleplere de değinen Davut Çetin konuşmasını şöyle sürdürdü;

“Bu ay komitelerimizin raporlarında yeşil pasaport talebi, KDV ve tapu harcı indirimi talepleri öne çıkmıştır. Ülkemizde 3. Dereceye gelen memurlara yeşil pasaport verilmektedir. Şimdi 15 yıllık avukatlara da verilmiştir. Artık en azından iş dünyasını temsil eden Oda ve Borsa yönetim organları ve Meclis üyelerine de bir hak tanınmalıdır.

Komitelerimizden gelen vergi ve harç indirimi taleplerini TOBB’a, bakanlıklara yazıyoruz, ama olur mu olmaz mı, neye göre olur, belli olmuyor. Devlet kasası dolu değil.

Merkez Bankası bu ay Hazineye 45 milyar lira kar ve yedek akçe aktardı. Hükümet, yatırım harcamalarını ciddi şekilde kısmıştır. Bu yılın kamu yatırım bütçesi 2018’den bile düşüktür.

Kamu bankalarının konut sektörüne desteği devam ediyor

Kamu bankaları ekonomiye ve sektörlere destek olmaya çalışıyorlar. Ziraat Bankası ayakkabı sektörüne özel kredi paketi çıkardı. Kamu bankalarının konut sektörüne desteği devam ediyor.

Konut kredisi kampanyası sonucunda Kasım ve Aralık aylarında satışlarda ciddi yükseliş oldu. Antalya’daki artış Ankara, Bursa gibi illerden daha yüksektir. Keşke bu canlanma kalıcı olsa ve diğer sektörlere de yayılsa.

Perakende satışlarda Kasım ayında yıllık artış hacim olarak %8.5 civarında gerçekleşmiştir. Geçen yıla göre dipten dönüş artık bellidir, ama esasen seviye olarak 2017 yılı seviyesi ancak yakalanmıştır.

Sektörlere baktığımızda gıdada satış hacminin yatay kaldığını görüyoruz. En çok satış artışı cep telefonu ve giyimde olmuştur. İnternet üzerinden satışlar ise %48 oranında artmıştır.

Hep söylediğimiz gibi, ekonomide tam düzelme için işsizliğin düşmesi, gelirin ve tüketici güveninin artması gerekiyor. Tüketici güveni Ocak ayında sabit düzeyde kalmıştır. Asgari ücret artışı tüketici güveninde bir artış yaratır mı, gelecek ay görürüz. Ekonomi yönetimi bu tabloya dikkat etmelidir.

Yerli otomobil projesi

Ekonomide geçen ayın güzel bir gelişmesi yerli elektrikli otomobil projesindeki ilerlemeydi. Ben lansman törenine de katıldım, gerçekten etkilendim.  Kuşkusuz bu çağda bir otomobil markası yaratmak kolay değildir. Dünyada otomobil üreten ülke sayısı giderek azalmaktadır. Yine de bu sayede Türkiye elektrik pilinde ve otonom sürüş teknolojilerinde ilerleme sağlasa bile amaca ulaşılmış olur.

Önceki yıllarda da yerli oto için platformlar alınmıştı, ama sonuçsuz kalmıştı. Bu kez sağlanan ilerlemede Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu başkanımızın da önemli katkısı olmuştur. Umarız ki, şirket güçlü bir kurumsal yapıyla devam eder ve hedefler gerçekleşir.

Turizmde 2020 için oldukça iyimseriz

Antalya ekonomisine gelecek olursak, turizmde yıla oldukça iyi başladık. Almanya’da erken rezervasyonlarda Antalya birinci destinasyon olmaya devam ediyor. Rusya’ya uçak seferlerinde artışlar planlanıyor. Dolayısıyla turizmde 2020 için oldukça iyimseriz.

Elbette her zaman dikkatli olunmalıdır. Bu yıl Mısır da pazara daha güçlü dönmeye başladı. Korona virüsü dünya turizmini etkileyebilir. İnşallah çok yayılmadan kısa zamanda önlenir. Aksi halde dünya turizmini ve dünya ekonomisini de etkileyebilir.

Turizmle ilgili bir başka gelişme Antalya havalimanı ihalesi oldu. Mevcut işletmenin sözleşmesi 2025’te biteceğinden, yeni yatırımlar ve işletme ihalesi yapılacaktı. Geçen hafta ihale iptal edildi. Havalimanları gibi altyapı projeleri şirketlerin kazanması için değil, şehrin ve ülkenin kazanması için yapılır. Yeni bir ihale şartnamesi hazırlanacaksa, Antalya turizmine değer katacak yatırımlar ve kaliteli hizmet hedef alınmalıdır.

Turizm komitemiz Antalya’da kış aylarında turizm çalışanlarına SGK prim teşviki konusunun gündeme getirilmesini önermiştir. Bunu yıllarca konuştuk, söz aldık, ama bir türlü istenen olmadı. Bu dönemde 4-5 ay boyunca Kaleiçi’nin, Kemer gibi ilçelerimizin turist çekememesi üzücüdür.

Gelecek ay turizmdeki istihdam kaybı rakamı daha net ortaya çıkacak, o zaman daha detaylı konuşuruz. İşsizlikte artış zaten sosyal sorun olma riskini taşımaktadır. Hükümetin istihdam konusunda yeni adımlar atması zorunludur.

Antalya’nın istihdam başarısı

Antalya ekonomisi verileri, geçtiğimiz aylarda olduğu gibi ülke genelinden daha iyi olmaya devam ediyor. Antalya olarak bir başarımızı tekrar dile getirmek istiyorum. Bunu söyleyelim ki, Türkiye duysun. Ekim ayı itibariyle 2019 yılında en yüksek kayıtlı istihdam artışını sağlayan il Antalya’dır. İstihdam artışında İstanbul’u sayısal olarak geçmiş durumdayız.

Ekonomide en önemli konulardan birisi yatırımlardır. Kamu yatırımlarının azaldığını söyledim. Bir dönem hızlı tren, otoyol gibi projelerden söz ediyorduk, uzun zamandır bu projelerde durum nedir, gündeme gelmemektedir. Özel sektör yatırımlarına baktığımızda yatırım isteği Antalya’da artmıştır, ama Türkiye’de halen düşmektedir.

Tarımda yatırım patlaması

Antalya’da turizmin ağırlıkta olduğu hizmet sektöründe teşvik belgeleri geçen yıla göre yüzde 80 artış göstermiştir. Sanayi teşvik belgelerinde azalma görülmektedir. Tarımda ise yatırım patlamasına benzer bir durum görüyoruz. Modern sera yatırımlarının arttığını daha önce söylemiştim.

Yatırım artışı güzel bir şeydir, fakat yatırımların artık ciddi şekilde planlanması da gereklidir.  Örtü altı sebze ve domates üretimi Mersin, Muğla, Burdur gibi birçok ilimizde artmaya başladı. Türkiye örtü altı domates üretimi 4 milyon tona yaklaşıyor, yıllık domates ihracatımız ise 550 bin ton civarında sabitlenmiştir.  Rusya domateste kontenjanı 150 bin tona çıkardı, ama halen bazı pürüzler yaşanabiliyor.

Tarımda üretim bolluğu nedeniyle yaz aylarında, hatta Aralık ayına kadar fiyatlar düşük kaldı, Aralık ayından itibaren soğuk hava ve maliyetler nedeniyle artmaya başladı.  Gelecek hafta Ocak ayı enflasyonunda bu nedenle bir artış göreceğiz, ama daha sonra fiyatlar yine düşecektir. Bu nedenle üretim planlaması ve ihracat konusunda ilerlemek zorundayız.

Tarımla ilgili olarak, gıda güvenliği konusunda son dönemde çeşitli haberler çıkmaktadır. Antalya gıda güvenliği alanında önemli ilerleme kaydetmiştir. İlgili komitelerimiz bu konuya ilgi göstermektedir. Buna rağmen gıda güvenliği ve kalitesinde en üst düzeyi hedeflememiz gerekiyor. Antalya’da üretilen ürünün kalitesi hepimizin sorumluluğudur. Bu konuda bilerek yanlış yapana tolerans göstermemeliyiz.

Ekonomide kalıcı istikrar için ihracat artmalı

Bir başka önemli konu ihracatımızın seyridir. Ekonomide kalıcı istikrar için ihracatımızı çok daha üst düzeylere çıkarmak zorundayız. 2019 yılında Türkiye ihracatı yüzde 2 artışta kaldı, Antalya ihracatı ise yüzde 5.6 arttı. İhracatımızın yarısından fazlası tarım, maden ve mermer ihracatıdır. Sanayi ihracatımızın önemli kalemleri ise ahşap ürün ve plastik borudur. İhracatımızı çeşitlendirmek için yoğun çaba harcıyoruz, e-ihracat için çalışıyoruz. Sağlık ve yazılım gibi alanlarda da ihracatımızı artırmaya gayret ediyoruz.

 

ATSO KÖK Ödülleri

Odamız faaliyetlerine gelecek olursak, bildiğiniz gibi, her yıl geleneksel ödül törenimiz için komisyon kurarız. Bu yıl komisyonumuz Mustafa Bey başkanlığında çalışmaya başladıktan bir süre sonra bize çeşitli yenilik önerileriyle geldi. Bunları yönetim olarak ele aldık ve ödül törenlerimizde köklü bir yenilik yaptık.

Geleneksel ödül törenimizde, diğer oda ve borsaların da yaptığı gibi, vergi, istihdam, ihracat ödülleriyle, döviz kazandırıcı hizmet ödülleri verilmekteydi.  Bu ödüllere sonradan Türkiye’nin ilk 500 ve ikinci 500 Sanayi Kuruluşu arasına giren üyelerimizi de dâhil etmiştik. 2018 yılında ise, Odamızın Antalya 4.0 çalışmaları kapsamında “Antalya İnovasyon Ödülleri” de vermeye başladık.

İkinci geleneksel törenimiz ise Odamızın kuruluş tarihi olan 3 Nisan’da gerçekleştirilen “kuruluş yıldönümü” törenimizdi. Kuruluş yıldönümümüzde de Odamıza faal olarak kaydı devam eden, daha önce ödüllendirmediğimiz en eski 3 şahıs, en eski 3 şirket olmak üzere, 6 üyemize ve meclis üyelerimizden 10 yıl ve üzeri hizmet veren arkadaşlarımıza plaket takdim etmekteydik.

Artık ödül töreninde ve ödüllerimizde güzel yenilikler başlatıyoruz.

Birinci yeniliğimiz iki tören yerine, Kuruluş Yıldönümümüzde tek tören yapmaktır.

İkinci önemli yeniliğimiz, ödül törenimizi bir sosyal sorumluluk projesine dönüştürmek oldu. Bundan sonra her iki törenimize ayırdığımız kaynağı Antalya için çok daha anlamlı bir sosyal sorumluluk projesine ayıracağız.

Üçüncü yeniliğimiz de önemli bir yeniliktir. 2020 yılından itibaren ATSO KÖK Ödülleri vermeye başlıyoruz. KÖK, “Kente Önem Katanlar” başlığının kısaltmasıdır. KÖK, aynı zamanda kadim şehrimizin köklü kuruluşu olan ATSO’yu ifade etmektedir. KÖK, kentin önemine dikkat çekmekte ve ekonominin kentin köklü değerleriyle gelişeceğini ifade etmektedir.

Bu anlayışla KÖK Ödülleri kapsamında geleneksel ödüllerimize “Kent Ödülleri” kategorisini de ekliyoruz. Kent Ödülleriyle artık sadece üyelerimize değil, Antalya’ya değer katan, önem katan kişi ve kuruluşlara da ödül veriyoruz.

Dolayısıyla geleneksel ödül kategorilerimizden vazgeçmeden geleneklerimizi ve geleceğimizi “Kente Önem Katanlar”, yani KÖK Ödülleri çatısı altında birleştiriyoruz.

Kent Ödülleri, kategorisinde İnovasyon Ödülü, Dijital Dönüşüm Ödülü, Bilim, Eğitim, Kültür-Sanat, Spor, Çevre, Kurumsal Sosyal Sorumluluk, Antalya Araştırması ve Basın Ödülleri vereceğiz. Bunların her biri son derece anlamlı ve önemli ödüllerdir.

Bu ödüller hem kişilere hem kurum veya kuruluşlara verilebilir. Başvuru koşulları internette yayınlanmış ve başvurular alınmaya başlamıştır. Kişiler, kuruluşlar, şirketler aday olabilir, aday önerebilirler. Bu ödüllerin bazılarına üyelerimizin de şirket olarak başvurmalarını çok önemsiyorum.

Günümüzde artık bir şirketin değeri sadece cirosuyla değil, çevreye, eğitime, sanata katkısıyla, sosyal sorumluluk projeleriyle ölçülmektedir. Bu ödüllerimizle hem kent hem üyelerimiz nezdinde teşvik edici olacağız.

2020 yılı ATSO KÖK Ödülleri sosyal sorumluluk projemiz Antalya Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ne bir spor salonu kazandırmaktır. Bu projeye başlamış bulunuyoruz.

Salonun girişinde “Bu Spor Salonu, ATSO’nun 2020 Yılı Ödül Sahipleri Adına Yaptırılmıştır” ifadesini ve ödül alanları yazdırmayı öngördük. Böylece KÖK ödülü alanlar adına güzel bir eser kazandırmış olacağımıza inanıyoruz.

Bundan sonraki yıllarda da her yıl bir projeyle Antalya’ya katkı yapmış olacağız. Bu yenilikle bu alanda bir öncülük yapıyoruz. Esasen bütün kurumlar bu şekilde sosyal sorumluluk projelerine daha fazla kaynak ayırabilirler. Bu nedenle projemizin ülkemizdeki ve şehrimizdeki tüm kurumlara örnek olmasını temenni ediyorum.

Bu önemli yenilik için Mustafa Atılgan, Rasim Doğu, Behçet Ülker ve Özkan Ekin arkadaşlarımıza ve Ödül Komisyonumuzdaki bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.

“Nitelikli Eğitim Nitelikli İşgücü” Projesi

Bir başka önemli projemiz yine meslek lisemiz ile ilgilidir. “Nitelikli Eğitim Nitelikli İşgücü” isimli projemizi Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı desteğiyle ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü işbirliğiyle başlattık.

Projenin toplam bütçesi 591 bin TL dir. Bu meblağın yüzde 90’ı Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı, yüzde 10’u ATSO tarafından finanse edilecektir. Proje 13 Aralık 2019 tarihi itibariyle başladı ve 15 ay sürecek.

Proje kapsamında Antalya Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ne CNC Simülasyonu, 3D Yazıcı, Bilgisayar Laboratuvarı gibi donanımlar sağlayacağız.

30 meslek lisesi öğretmenine ve toplam 200 meslek lisesi öğrencisine CNC Simülasyonu, 3D Yazıcı, iş sağlığı güvenliği, Robotik Kodlama gibi alanlarda eğitimler verilecek. Makine Teknolojileri Bölümüne Universal Torna ve Universal Freze makinaları ve akıllı tahta alınarak, son teknolojiyle eğitim görmelerine katkı sağlanacak.

ATSO İnovasyon merkezinde de 15 öğretmene eğitici eğitimi verilecek. Ayrıca, 200 öğrenciye Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü iş ve meslek danışmanları tarafından “Meslek Seçimleri” gibi alanlarda bilgilendirme eğitimi verilecek. ATSO üyesi firmalara mesleki iş gezisi yapılacak.

Bildiğiniz gibi, Mesleki-teknik eğitime destek yıllardır konuştuğumuz bir konuydu. TOBB’un başlattığı kampanya çerçevesinde Antalya Mesleki ve Teknik Anadolu lisesine partner olmuş ve yönetimine girmiştik. Arka arkaya yaptığımız projelerle kısa zamanda bir fark yarattığımıza inanıyorum.

Dijital Dünyada Markalaşma Eğitimleri

Dijitalleşme ve markalaşma bu yılın programında öncelikli konularımız arasındaydı. Bu çerçevede Dijital Dünyada Markalaşma Eğitimleri ve Danışmanlığı programına başlıyoruz.

Bu programda dijital dönüşümü ve markalaşmayı birleştiriyoruz. Yarın ilk eğitim başlayacak, daha sonra danışmanlık hizmetiyle devam edecek.

Dijitalleşme konusunda geçtiğimiz hafta önemli bir etkinlik gerçekleştirdik ve Facebook’la birlikte dijital turizm, sosyal medyada turizm pazarlaması konusunda çok yararlı bir toplantı düzenledik.

Facebook’un piyasa değeri 630 milyar dolar ve dünyanın ilk 10 şirketi arasında. Bizim İstanbul Borsası’ndaki şirketlerimizin toplam değeri 220 milyar dolar civarında. Sosyal medyada Facebook 2.5 milyar kullanıcıyla halen birinci sırada. Türkiye’de sosyal ağ kullanıcılarının sayısı 50 milyonu aşmış durumda, 1 milyon kişi de sosyal ağ üzerinden satış yapıyor.

Artık şehirler ve şirketler sosyal medya tanıtımlarıyla yarışıyorlar

Sosyal medya önemli bir ticaret platformudur, aynı zamanda veri ve analiz kaynağı haline gelmiştir. Artık şehirler ve şirketler sosyal medya tanıtımlarıyla yarışıyorlar.

Geçen yıl Instagramda birinci şehir Londra oldu. İstanbul yeme-içmede dördüncü sırayı aldı, genel sıralamada beşinci oldu. Antalya manzarada beşinci oldu, ama genel sıralamada 25. sırada kaldı. Dünyada sosyal medyayı en aktif kullanan şehir Dubai,7.5 milyon izleyeni var.

Yunanistan’da milyon sayıda izleyicisi olan küçük otel var, bizim otellerimiz henüz 150-200 binlerde kalıyor. Turizmde fiyat ve gelir artırmak istiyorsak sosyal medyada daha üst sıralara gelmeliyiz.

Finlandiya halkı yapay zeka öğreniyor, biz niye yapmayalım?

Oda olarak dijitalleşme, inovasyon konularında 4 yıldır öncü çalışmalar yapıyoruz. Bunu yaparken geleneksel esnafımız için çalışmayı ihmal etmiyoruz. Dijital teknoloji zaten büyük işletmelerin değil, küçük işletmelerin, esnafın dostudur. Büyük şirketlerin e-ticarete ihtiyacı yoktur, zaten her mahallede şube kurabiliyor.

İnternet, e-ticaret asıl, küçük üretim yapan kişilerin, esnafın, el işi yapan kadının yardımcısıdır. Bu nedenle esnafa diyoruz ki, artık normal caddeyle, dijital caddeyi birleştirmelisin. Artık fiziksel mekan ile dijital birleşti, hatta buna fijital dünya deniyor.

Yine geçen hafta Finlandiya örneğini verdim. Finlandiya halka yapay zeka öğretmeyi hedefledi. Biz bugüne kadar kodlama, yapay zeka gibi konuları hep okullara, gençlere önerdik. Aslında kendimiz de öğrenmeliyiz. Keşke bilişim grubumuz meclisimize bir eğitim başlatsa. Finlandiya halkı yapay zeka öğreniyor, biz niye yapmayalım?

Bu çağda yatırım yapılması gereken en önemli yer dijital teknolojilerdir

Dünyadaki unicorn sayısı giderek artıyor. Unicorn 1 milyar dolar değerine ulaşan start up firmalarına verilen isim. Uber, Airbnb, SpaceX bu start up’ların en ünlüleri. Milyar dolarlık start up çıkaran ülkeler arasında Malta, İsrail, Portekiz, Filipinler gibi ülkeler var. Türkiye’de artık bu yarışta yerini almalıdır. Bu konu birçok projeden daha önemlidir.

Bazen çeşitli sohbetlerde arkadaşlar, nereye yatırım yapılması gerektiğini soruyorlar. Bu çağda yatırım yapılması gereken en önemli yer dijital teknolojilerdir.

Türkiye’de parası olan arsa arıyor, adamlar start up’lara yatırım yapıyor. Teknoloji start up’ları başarılı olurlarsa hızla büyümektedir. Türkiye’de bu konuda çeşitli adımlar atılmaktadır.

Borsa İstanbul’da Özel Pazar açılmıştır. Özel pazar start up firmalara yatırım yapma imkanı sağlamaktadır. Özel pazar ayrıca girişimcilerin projelerine fon sağlamaktadır.

Maalesef bu konular yeterince gündeme gelmiyor. Televizyonlarda sabahtan akşama siyaset tartışmalarından bu konulara yer kalmıyor.

Oysa artık imar rantı peşinde koşmak yerine bu tür girişimlerin peşinde koşulmalıdır. Arsayı, sanayi arazisini, tarım arazisini rant kapısı olmaktan çıkarmalıyız. Bunu yapabilirsek teknoloji üretimi, sanayi üretimi,  ve ticaret gelişir.

Batı Akdeniz Bölgesel Organize Sanayi Bölgesi projesi

Aylık faaliyetlerimiz içinde bir başka gelişme Batı Akdeniz Geliştirme Vakfı ile ilgili. BAGEV 1990’larda Odamızın da büyük desteğiyle kurulan bir vakıftı. BAGEV bünyesinde Antalya Burdur, Isparta bölge oda ve borsaları, Akdeniz Belediyeler Birliği, Antalya Büyükşehir Belediyesi, Burdur belediyesi bölgemiz üniversiteleri bulunmaktadır. Geçmişte demiryolu, doğal gaz hattı gibi konularda üç il olarak ortak çaba harcamıştık.

Ali Çandır kardeşimiz BAGEV’de fedakârca görev yaptı, BAGEV kariyer gibi projeler de yapıldı.

BAGEV yönetimini bu dönem için biz üstlendik. Bizim zaten bölge Oda ve borsaları platformumuz var ve bölgesel işbirliğini ilerletmek istiyoruz. Antalya, Burdur, Isparta nüfus, kültür ve ekonomi olarak birleşmiş bir yapıdadır. Bu çerçevede üç ili kapsayan proje çalışmalarını BAGEV bünyesinde ele alacağız.

BAGEV yönetim kurulu toplantımızı yaptık ve çalışmaları gözden geçirdik. İki önemli projeyi gündemimize aldık. Projelerden birisi Batı Akdeniz Bölgesel Organize Sanayi Bölgesi projesidir. Bildiğiniz gibi Antalya sanayi arazisinde fiziksel sınırlarına gelmiştir.

Bir toplu işyeri alanı bile bulamıyoruz. Dolayısıyla bölgesel ve sektörel sinerji oluşturacak bir OSB büyük yatırımlar çekecek yeni bir potansiyel yaratabilir.

Yine BAGEV yönetim kurulunda ele aldığımız ikinci proje Bölgesel Ticaret Fuarı yapmaktır. Bölgemiz firmalarının ve kuruluşlarının katılacağı, hem şirket tanıtımı hem de networking imkânı sağlayacak bir fuar düşünüyoruz. Bu fuarın üyelerimiz arasındaki ve bölge içindeki ticareti geliştirmesini hedefliyoruz.

Bölgesel ticaret fuarını SİAD’lar platformunda da ele aldık. SİAD’larımızın da katılımlarıyla bu fuar güzel bir bölgesel birliktelik yaratabilir.

Maviden Beyaza, Yüz-Sür-Kay Etkinliği 8 Şubat’ta

Antalya Kültür Sanat’ta çok güzel bir resim sergisi var. Halen görmemiş olanlara tavsiye ediyorum.

8 Şubat’ta Saklıkent’te olacağız. İlkini geçen yıl yaptığımız Beyaz’dan Maviye veya Kay-Sür-Yüz etkinliğini, bu yıl Maviden Beyaza, Yüz-Sür-Kay şeklinde yapacağız. Bu etkinlik Antalya’nın tanıtımı ve spor turizmi açısından önemlidir. Organizasyonu kolay değildir, üç spor dalında federasyonlarımız ve çok sayıda hakem destek vermektedir. Ayhan Bey kardeşimize ve emek veren herkese teşekkür ediyoruz. 8 Şubat’ta hep birlikte Saklıkent’te olalım.

21-22 Şubat hafta sonu Ankara’da TOBB eğitimi olacak. Daha önce de yapılmıştı. Çok yararlı bir toplantı oluyor. Bu vesileyle Ankara’da beraber olacağız. Lütfen Ankara toplantısını da programınıza alın. Toplantıya hep birlikte katılalım. Katılımlarınız, çalışmalarınız ve destekleriniz için hepinize teşekkür ediyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”