Kibele Project, İmeceMobil ve Softtech Ventures, Temmuz 2021’de “Tarımda Su Kullanımı ve Kaynakların Verimliliği Raporu”nu yayımladı. Raporda suyun tarımsal üretim için önemli bir girdiği olduğu ve dolayısıyla gıda tedariki açısından oldukça hayati olduğu vurgulanmaktadır.

Nüfus artışı, kentleşme ve iklim değişikliği nedeniyle, başta tarım alanında olmak üzere su kaynakları için rekabetin artması beklenmektedir. Dünya nüfusunun 2050 yılına kadar 10 milyarın üzerine çıkması beklendiği şu günlerde gerek kentlerde gerekse kırsalda, nüfusun temel ihtiyaçlarını karşılamak için gıda en birincil önceliğimiz olacaktır. Nüfusun hızla artmakta olduğu dünyada bu artışa paralel olarak, endüstrinin ve nüfusun beslenme ihtiyacını karşılamak adına 2050 yılına kadar tarımsal üretimin yaklaşık %70 oranında artırılması gerektiği tahmin edilmektedir. Artan nüfus tüm sektörlerin suya ihtiyacını arttıracaktır. Doğal su kaynakları artmayacağına göre tarımda kullanılan tatlı suyun %25 ile %40’ının özellikle evsel kullanım ve sanayiye aktarılması gerekecektir. Bunun sebebi ise tüm dünyada tarımın en çok su kullanan sektör olmasıdır. Mevcut durumda tarım, ortalama olarak küresel tatlı su tüketiminin yaklaşık %70’ini oluşturmaktadır.

Raporda yer alan bilgilere göre dünyada kişi başına düşen su miktarı 1950 yılında 16 bin 800 metreküp iken dünya nüfusunun yaklaşık 8 milyar olmasının beklendiği 2025 yılında kişi başına yaklaşık 4 bin 800 metreküp düşecek. Yani kişi başında düşen su miktarı çok yakın bir gelecekte 75 yıl geçmişe göre 4’te 1 oranında azalacak.

Raporun temellerini oluşturan araştırma, masa başı çalışmalarını takiben hazırlanan anket ile saha sonuçlarının analiz edilmesi ve değerlendirilmesi neticesinde hazırlanmıştır. Anket 1.100 kişiye uygulanmış ve sonuçların değerlendirilmesi aşamasında bu 1.100 kişi içinden rasgele seçim yöntemi ile belirlenen kişilerle birebir görüşmeler yapılmıştır. Ankete katılanların yarısından fazlasını 45 yaş altı kişiler ve %82’sini erkekler oluşturmaktadır.

Araştırmadan bazı sonuçlar paylaşacak olursak;

  • Dünya nüfusunun giderek artması, tarımsal üretime yönelik talebin de buna paralel olarak artacağına yönelik beklentileri doğuruyor. Tarımsal üretimin artması ise beraberinde su ihtiyacını getiriyor. Sektörel dağılıma bakıldığında dünyada tatlı suyun en çok kullanıldığı sektörün tarım olduğunu görmek mümkün. Türkiye’de de tıpkı dünyada olduğu gibi sektörel kullanım bazında tarım yine lider konumundadır. Tatlı suyun %73’ü tarımda, %16’sı endüstride %11’i de evsel kullanımda tüketiliyor.

Dünya’da ve Türkiye’de Tatlı Suyun Sektörel Kullanımı

  • “Yaşadığınız bölge tarımsal kuraklıktan ne ölçüde etkileniyor?” sorusuna genelde genç çiftçilerden oluşan katılımcıların %36,8’i “Ciddi verim kaybına neden oluyor,” cevabını verirken %34,9’u artık bu konuda ciddi desteğe ihtiyaçları olduğunu vurgulamıştır.
  • Damla sulama kullanmayan ve bu konuda yatırım yapmayan çiftçilere bu durumun sebebi sorulduğunda %62,1’i finansmanı olmadığını, %32,3’ü mevcut imkânlarının yeterli olduğunu ve %5,6’sı sulama teknolojilerine güvenmediğini belirtmiştir.
  • Yapılan birebir görüşmeler kapsamında tarımsal su kullanımında verimliliği düşüren temel sorunlar aşağıdaki gibi belirlenmiştir:
    • Çiftçiler damla sulama yatırımı yap(a)mıyorlar
    • Çiftçiler danışmanlık almıyor
    • Devlet yatırımları yer yer yetersiz kalıyor

BM verilerine göre 1,4 milyar insan temiz içilebilir sudan mahrumdur. Su kıtlığı çeken bölgelerde 470 milyon insan yaşamakta olup bu sayının 2025’te 6 kat artması beklenmektedir. Büyüyen nüfusa paralel olarak artan gıda ihtiyacı tarımsal kullanımdaki su oranını ciddi düzeyde artırmıştır. Dünya ortalaması %70 düzeyinde olan tarımsal su tüketimi az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde %82 düzeyine kadar çıkmaktadır. Mevcut su potansiyeli bu yüksek artışı karşılamada yetersiz kalacaktır. Daha iyi kalitede daha fazla tarımsal ürünün daha az su kullanılarak üretilmek zorunda olması, tarım sektörünün zorlu bir döneme girdiğini göstermektedir.

Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye’de kişi başına sağlanabilen su potansiyeli 1.640 metreküp civarındadır. Uluslararası kriterlere göre bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için kişi başına kullanılabilir su potansiyelinin yıllık 3.000 ile 10.000 metreküp arasında olması gerekmektedir. Bu ölçüte göre yıllık bazda kişi başı 1.000 metreküp altı olan ülkeler su fakiri; 1.000 ile 3.000 metreküp arasında suya sahip olan ülkeler su sıkıntısı çekmekte olan ülke olarak kabul edilmektedir. Türkiye’nin nüfusunun artmakta olduğu da düşünülürse Türkiye’nin yakın zamanda “su fakiri ülke” statüsüne düşeceğini söylemek yanlış bir öngörü olmaz.

Sektörler arası su dağılımın yeniden düzenlenmesi için tarımda yapılacak tasarruflar ancak su verimliliğinin sağlanması ile mümkün olacaktır. Bunun da yolu tarımsal işletmelerin içinde ya da dışındaki su kullanımının iyileştirilmesi ile mümkündür. Bütün bunlarda ancak tarımda yeni teknolojilerin hem kamusal yatırımlarda (su kanalları, barajlar gibi) hem de tarladaki sulama sistemlerinde son teknolojinin kullanım kabiliyetinin artması ile mümkün olacaktır. Bu nedenle raporda, tatlı su kaynağının %73’ünü tarıma ayıran Türkiye için su verimliliğinin nasıl artırılacağına yönelik bazı öneriler de yer almaktadır:

  • Sulama miktarı ve zamanı konusunda teknolojik çözümler yaygınlaştırmalı
  • Sulamada akılcı su tarifesi uygulanarak su kullanıcılarının katılımı arttırılmalı
  • Yasal düzenlemelerin uygulanması sağlanmalı
  • İşletme ve bakım hizmetlerinin sıklığı arttırılmalı
  • Suyun tarlaya ulaştırılacağı hatları yer altına inşa ederek buharlaşma ve diğer kayıplar en aza indirilmeli
  • Damla sulama gibi basınçlı sulama sistemlerinin kullanımı yaygınlaştırılmalı
  • Su dağıtım planlaması yapılmalı
  • Sulama konusuna yön veren kamu birimleri modern teknoloji konusunda eğitilmeli ve sonrasında eğitmeli
  • Performansı en üst düzeye çıkarmak için sulama sistemleri hibe ve teşviklerle yaygınlaştırılmalı

Su, elimizde sınırlı bir kaynak var olmaktadır. Bu kaynağı günümüz uydu, yapay-zeka, derin öğrenme vb. teknolojileri kullanarak damla damla hesaplayıp, çiftçilerin anlayabileceği ve uygulayabileceği dijital tarım uygulamalarından verilmesi gerekmektedir. Mevcutta bu tip servisler var ancak çok karmaşık ve çiftçilerin anlayabileceği netlikte değil. Eğer çiftçilerimize ne zaman ve ne kadar sulaması gerektiğini istedikleri tarihlerde de bu hesaplamaya veri girişlerini yaptırabilirsek yukarıda saydığımız maddelerden çok daha büyük bir iş başarmış olacağız. Dijital tarım uygulamaları bu sistemi geliştirip çiftçilerimize iletilirse %45’lere varan su ve enerjinin yanı sıra, verimde de %25’lere varan artış oranları yakalamak mümkün.

Seçil Gülbudak Dil

Müşavir