Sağlık turizmi; kısaca bireylerin hem koruyucu, hem tedavi edici, hem rehabilite edici, hem de sağlığı geliştirici hizmetleri almak amacı ile yaşadıkları ülke dışındaki bir ülkeye ziyaretleridir. Sağlık turizmi uluslararası sağlık amaçlı hareketlilik potansiyelini kullanarak sağlık kuruluşlarının büyümesine imkan veren bir sektördür.

Medical Tourism Index raporuna göre 100 milyar dolarlık bir pazar hacmi ve yıllık %25 büyüme ortalaması ile sağlık turizmi önemli sektörlerden birisidir. Yıllık 11 milyon hastanın kendi ülkelerinin dışında başka yerlerde sağlık hizmeti aldığı ve bunun da yaklaşık olarak dünya nüfusunun %3-4’ünü oluşturduğu belirtilmektedir.

Gelişmiş ülkelerde nüfusun giderek yaşlanması, kamusal sağlık harcamalarını artırmakta ve buna bağlı olarak bazı masraflı sağlık hizmetleri genel sigorta kapsamından çıkartılmaktadır. OECD raporuna göre ABD kişi başına 10.586 dolar ile dünyada sağlığa en fazla harcama yapan ülke olurken ardından İsviçre, Norveç ve Almanya gelmektedir. Kişi başı sağlık harcamasında OECD ortalaması 3.992 dolar iken Türkiye’nin harcaması 1.227 dolar olmuş ve sağlığa en çok harcama yapan 39. ülke olmuştur. Bununla birlikte, bazı hastalıkların kamu tarafından tedavi harcamaları karşılansa bile uzun bekleme süreleri hastaların, gelişmekte olan ülkelere seyahat etme eğilimini oluşturmuştur.

Önceki yıllarda insanlar kendi ülkelerinde yararlanamadıkları sağlık hizmetlerini farklı ülkelerde alabilmek için gelişmiş ülkelere doğru seyahat ederken, son yıllarda durum tam tersi yönünde gelişmektedir. Amerika ve Avrupa gibi, sağlık sigortasının ve tedavi hizmetlerinin pahalı olduğu, bazı önemli tedavilerin sigorta kapsamı dışında kaldığı, çeşitli tedaviler için uzun bekleme sürelerinin olduğu bölgelerdeki hastalar Hindistan, Tayland, Malezya, Singapur, Güney Kore, Kosta Rika, Meksika gibi gelişmekte olan ülkelere tedavi olma amacıyla seyahat etmektedir. Bu ülkeler arasında Türkiye de yer almaktadır.

Türkiye sağlık turizminin tüm başlıklarında hizmet sunma şansı olan nadir ülkelerden biridir. Sağlık turizmindeki turistlerin hem tedavi hem tatil amacı gütmeleri beklentileri ve katma değeri yükseltmektedir. Sağlık turizmi döviz kazandırıcı önemli bir faaliyet olup, turizm potansiyeli olan bir ülke olarak Türkiye’nin diğer alternatif turizm türleri ile cazibesinin artırılmasına, yılın 12 ayında turizmin canlanmasına katkı sağlayabilir. Tatil için gelen yabancı turist ortalama 650 dolar harcarken, sağlık turizmi için gelen yabancı hasta ortalama yaklaşık 2 bin dolar harcama yapmaktadır. Bu anlamda sektör Türkiye için katma değeri en yüksek sektörlerden biridir.

Plastik cerrahi ve diş sağlığı ön planda

Türkiye’deki sağlık turizmi 2010 yılından bu yana yıllık % 25’in üzerinde bir büyüme göstermiştir. 2019 yılında 560 bin turist, sağlık hizmeti almak için Türkiye’yi ziyaret etmiş ve bu rakam, 2018 yılına oranla %28 artış göstermiştir.

Türkiye’ye sağlık turizmi için seyahat eden insanlar için plastik cerrahi ve diş sağlığı genel olarak ön plana çıkmaktadır. Bununla birlikte kardiyoloji, cilt bakımı, genetik hizmetler ve en önemlisi transplantasyon (saç ekimi) gibi alanlarda da Türkiye’nin diğer ülkelere göre birçok üstünlükleri vardır.

Bunların yanı sıra; Türkiye’nin, sağlık turizmi sektöründe dünyanın en önemli akreditasyon sağlayıcısı JCI  (Joint Commission International) tarafından akredite edilmiş 47 hastane ile 2. sırada yer alması, ileri tıp teknolojisi ile donatılmış klinik ve hastaneler, turistik fırsatların fazla olması, sağlık amaçlı turizm ile eğlence, dinlenme amaçlı turizmin birleştirilebilme imkânının olması, tedavi ve sağlık hizmetlerinin yanı sıra tarihi, kültürel zenginliklerle dolu mekanların olması ile ayrıca sağlık turizmi kapsamında kaplıca, iklim, mağara, deniz, şifalı bitki ve diğer doğal tedavi yöntemlerinin en iyi şekilde uygulanabileceği zengin bir potansiyele sahip olması Türkiye için tercih edilme avantajı sağlamaktadır.

Sağlık turizminde hastaların talebini belirleyen önemli parametreler; sağlık turizm bölgesinin yerel ve uluslararası bilinirliği, doktorların ve bakım hizmetlerinin yeterliliği, ülkenin bulunduğu bölge, ekonomik gelişmişliği, güvenliği, kolay ulaşılabilir olması, bireysel anlamda yabancılarla olan ilişkiler ve turistik anlamda çekiciliği olmaktadır.

Sağlık turizminde ülkemize rekabet avantajı sağlayan faktörlerin başında ise maliyet avantajı gelmektedir. Sunulan sağlık hizmetinin yabancı hastaların ülkesinde pahalı olması ve sigortaların kapsamadığı hizmetlerin olması Türkiye’ye ciddi bir maliyet avantajı sağlamaktadır. Bir diğer rekabet avantajı ise bekleme süresidir. Yabancı hastaların ülkelerinde bazı tetkik ve müdahaleler için sunulan bekleme süreleri ülkemiz için tercih sebebi oluşturmaktadır.

Antalya’ya gelen turistlere sağlık hizmetini verebilme potansiyeli, Antalya’ya gelen turistlere Antalya Sağlık Turizmi tanıtımı yapabilme imkanı, AB ülkelerinde sağlık harcamalarının fazla olması, döviz kuru nedeniyle fiyat avantajı, Antalya’dan 4 saat uçuş mesafesinde 1,5 milyardan fazla insana erişim imkanı ile konaklama seçeneklerinin fazlalığı, yabancı hasta bakımındaki tecrübe (turistin sağlığından kaynaklı edinilen tecrübe) ile teknoloji seviyesi ve insan yetenek seviyesinin Avrupa standartlarının üzerinde olması sağlık turizmi için önemli bir potansiyeli ortaya çıkarmaktadır.

Antalya turizmdeki tecrübesi, güçlü fiziki altyapısı, donanımlı tıbbi cihazları, başarılı doktorlara sahip hastaneleri ve klinikleriyle yabancı hastalara kaliteli ve ekonomik sağlık hizmetleri sunmaktadır. Antalya, gerçekleştirdiği başarılı ilik, organ nakilleri, kanser tedavileri ve obezite, ortopedik protez ile tıp alanındaki yerini güçlendirirken, Türk doktorlarının adını da dünyaya duyurmuştur. Antalya ayrıca estetik uygulamalar, diş ve göz sağlığı, saç ekimi ve tüp bebek uygulamalarındaki başarısı ile de dikkat çekici boyutlara ulaşmış durumdadır.

ATSO Sağlık Turizmi Kümesi

Antalya’da 2018 yılında sağlık turizmi kapsamında 7.300 hastaya hizmet verilmiştir. Bu rakam firmalarımızın var olan potansiyellerini yeteri kadar kullanamadıklarını, desteğe ihtiyaçları olduğunu göstermektedir. Mevcut durum, firmalarımızın özellikle yurtdışında rekabet güçlerinin artırılması ve ihracat kapasitelerinin geliştirilmesinin önemini ortaya koymaktadır.  Odamızın önem verdiği çalışma alanlarından biri de sağlık turizmi çalışmalarıdır. Bu amaçla 2012 yılından itibaren farklı pek çok çalışma yürütülmüştür.  Sağlık turizmi çalışmalarımızın amacı, Antalya’ya daha çok sağlık turisti getirebilmektir. Bu kapsamda, Odamız koordinatörlüğünde yürütülen “ATSO Sağlık Turizmi Kümesi” projesi, Ticaret Bakanlığı’nın hizmet sektöründe faaliyet gösteren firmalara yönelik olarak verdiği HİSER (Hizmet Sektörü Rekabet Gücünün Artırılması) desteğini almaya hak kazanmış ve çalışmalarını 14 üye firma ile birlikte sürdürmektedir. Küme mantığı ile gerçekleştirilecek çalışmalar bireysel çalışmalardan çok daha etkin ve verimli sonuçlar doğuracaktır.  ATSO Sağlık Turizmi Kümesi, sağlık turizmi alanında Türkiye’nin ilk kümesi olma özelliğine de sahiptir.

Dünyanın içinde bulunduğu pandemi süreci, Ülkemize ve Antalya’ya sağlık turizmi açısından farklı bir avantaj sunabilir. Türkiye’nin koronavirüs ile mücadele süreci birçok ülkede dikkatle takip edildi. Uluslararası haber kanalları ve ajansları yaptıkları haberlerde Türkiye’nin, ABD ve Avrupa’ya oranla daha iyi bir konumda olduğunu vurguladılar. Antalya’nın da Türkiye’de 1 milyon nüfusa düşen vaka sayısı bakımından 81 il içerisinde 81’nci sırada yer alması önemli bir gösterge oldu.

Sağlık turizminde “Antalya” markasının daha fazla tanıtılmaya ve pazarlanmaya ihtiyacı vardır. Antalya yılda 15 milyon turisti ağırlaması nedeniyle turistin sağlığındaki tecrübesini sağlık turizmi sektörüne de aktarma ve sağlık turizmi alanında dünyada tanınan bir destinasyon haline gelme potansiyeline sahiptir. Antalya’nın sağlık turizmi potansiyeli covid-19 krizinden güçlenerek çıkacaktır.

Eylem Türker
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası

Araştırma ve Ticaret Geliştirme Müdürlüğü