Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Aralık Ayı Olağan Meclis Toplantısı, ATSO Meclis Salonu’nda yapıldı. Meclis Başkanı Süleyman Özer’in açılış konuşmasıyla başlayan Meclis’te Yönetim Kurulu Başkanı Davut Çetin, Oda faaliyetlerinin yanı sıra, ekonomi ve gündeme yönelik değerlendirmelerde bulundu.
Konuşmasının başında Muratpaşa Belediyesi’ne ATSO eski başkanlarından merhum Osman Berberoğlu adının bir parka verilmesi, Antalya Gazeteciler Cemiyeti’ne de ATSO’ya “Yılın Kurumu Ödülü” dolayısıyla teşekkür eden Davut Çetin, “Turizm ve Kültür Bakanlığı’nın 2020’yi Patara yılı ilan etmesinden mutluluk duyduklarını söyledi.
2019’un iş dünyası için zor ve uzun bir yıl olduğunu ifade eden Davut Çetin, “Ülke olarak bu yılın neredeyse 6 ayını yerel seçimle geçirdik, ekonomide zor günler yaşadık. 2019 yılında bardağın dolu tarafında özellikle dış politika alanındaki gelişmelerin olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye, S-400 savunma sistemi konusunda taviz vermedi. ABD ve Rusya ile ipler koparılmadan ilişkiler sürdürüldü. Suriye’de oldubittilere karşı harekât yapıldı. Güney Kıbrıs, Mısır, İsrail’in doğal gaz anlaşmalarına karşı bölgede aramalar yapmaya başladık. Libya’da resmi hükümetle anlaşma yapıldı. Dolayısıyla dış politika alanında aktif bir yıl yaşandı. Kuşkusuz ABD ile ilişkilerde ve Libya ile askeri anlaşmada bazı riskler bulunmaktadır. Bugünlerde İdlib bölgesinden yeni bir mülteci akımı da başlamıştır.
Böyle bir dönemde dış politikada güçlü olmak için demokrasimizin de güçlü olması, siyasi uzlaşmaya önem verilmesi özellikle önemlidir.
MİLLETVEKİLLERİNE VERİLEN İMTİYAZLAR
Maalesef siyasi uzlaşmayla demokrasimizin güçlenmesi konusunda gerekli ilerlemeyi göremedik. Yüce Meclisin gündemindeki bazı konular hayal kırıklığı yaratmakta, demokrasiye inancı zayıflatmaktadır. Son olarak Büyük Millet Meclisi’nde çakarlı araç uygulamasının kapsamı genişletildi. Gerekçe olarak bu ayrıcalıkların eskiden beri var olduğu söylenmektedir. Oysa geçmişte olması, bugün ve gelecekte devam etmesini gerektirmemektedir. Dünyada milletvekillerine verilen imtiyazlar kürsü özgürlüğü ve dokunulmazlıktır. Türkiye’de ise derdimizin çakarlı araç kullanma, trafik cezası ödememe gibi ayrıcalıklar olması garip bir durumdur. Bu konularda kamu vicdanına, adalet ve güven duygusuna dikkat edilmelidir” diye konuştu.
ÇAĞDAŞ BİR EĞİTİM SİSTEMİ EN HAYATİ MESELEMİZDİR
Son günlerde bazı eğitim kurumlarında yaşanan sorunlara dikkat çeken Davut Çetin şunları kaydetti;
“Geçen ay eğitim sistemimizin performansını ölçen PISA testi sonuçları yayınlandı ve Türkiye bir yükseliş kaydetti. Bu gelişmenin kalıcı olmasını ve daha iyi sonuçları da görmeyi diliyoruz. Çağdaş bir eğitim sistemi en hayati meselemizdir. Son günlerde bazı eğitim kurumlarındaki sorunlar eğitim sektörüne daha dikkatle bakılması gerektiğini göstermektedir.
2019 bilançosunda bir olumsuz gelişmeyi maalesef kadın cinayetlerinde yaşadık. Yılda 400’den fazla kadın cinayeti kabul edilir bir durum değildir. Avrupa’ya göre ülkemizde 3-4 kat daha fazla kadın cinayeti işlenmektedir. Bu konuda birçok önlem alınmıştır, ama daha ileri önlemlere ihtiyaç olduğu ortadadır. Kadın cinayetleri sadece güvenlik ve ceza meselesi değildir, kadına bakışın değişmesi için daha fazla çaba harcanmalıdır.
Basında görmüşsünüzdür; Finlandiya’da 5 partili koalisyon hükümeti kuruldu, 5 partinin her birinin lideri bir kadın. Başbakan da 34 yaşında bir kadın. Hükümette 19 bakandan 12’si kadın. Finlandiya eğitim sisteminde dünyanın en ileri ülkeleri arasında. Bir ülkede sistem iyi olursa, kurumlar düzgün işlerse 34 yaşında başbakanlar da çıkabilmektedir.”
2019 YILI DEĞERLENDİRMESİ
Konuşmasında 2019 yılıyla ilgili ekonomik değerlendirmelerde bulunan Davut Çetin sözlerini şöyle sürdürdü;
“Ekonomi cephesinde 2019 yılı ticaret savaşı korkusuyla başladı, son anda ABD ve Çin arasında anlaşma sağlanması gelecek yıl için iyimserliği artırdı. Dünya ekonomisinde finansal risk artmıştır, ama durgunluk riski şimdilik azalmıştır. Avrupa ekonomisi biraz daha canlı olursa ve uluslararası ilişkilerde olumsuz gelişmeler görmezsek Türkiye için dış koşullar daha iyi olacaktır.
2019 yılına Türkiye ekonomisinde serbest düşüşle başladık, çok kötümser beklentiler vardı, neyse ki, son aylarda dipten dönüş sinyalleri başladı. Bu yıl Merkez Bankası’ndan Hazine’ye 78 milyar lira para aktarıldı. Hazine borçlanması arttı, kamu bankalarına tahvil desteği verildi, yabancı bankalarla swap anlaşmaları kısıtlandı. Bu önlemlerle dövizde daha fazla artış önlendi, kredi hacminin bir nebze artması sağlandı.
Kredi yapılandırmalarıyla büyük şirketlerde zincirleme iflasların önüne geçildi. Buna rağmen halen değişik sektörlerde kredisini ödemekte zorlanan şirketler var. Otomotivde, eğitim sektöründe, sağlık sektöründe büyük firmaların halen finansman sıkıntısı yaşadıklarını görüyoruz.
Gelecek yıl baz etkisiyle %4 civarı bir büyümeye çıkılması mümkündür. Ekonomide halen stok birikimi ve atıl kapasite olduğu için enflasyon %10 düzeyinde kalabilir. Maalesef işsizlik için çok iyimser olamıyoruz, işsizlik yüksek kalacaktır. Dövizdeki durum Merkez Bankası’na çok bağlıdır. Şu ana kadar TL’ye güven tam olarak sağlanamamıştır, döviz mevduatlarında azalma yoktur. Eğer Merkez Bankası faizi enflasyonun altına çekmeye çalışmazsa, ithalat hızlı artmazsa enflasyona paralel bir kur artışı görebiliriz.
Elbette asıl meselemiz yüzde 4-5 büyüme değildir, çünkü geçen yıldan itibaren düşüş yaşandığı için baz etkisiyle büyüyeceğiz. Asıl mesele ekonomiyi orta gelir tuzağından çıkaracak yapısal reformlar ve teknoloji yatırımlarının yapılmasıdır.
Girdi maliyetlerinin düşürülmesi, SGK prim yükünün azaltılması, kamuda tasarruf ve güven artırıcı önlemler alınması gibi konularda halen ilerleme bekliyoruz. Örneğin enerji piyasasında plansız yatırımlar yüzünden enerji maliyetlerimiz yüksektir. İmar rantı yüksek olduğu için arsa, arazi maliyetleri yüksektir. Kayıtdışı çalışma yüzünden istihdam maliyeti yüksektir. Bankalar kredilerden zararlarını ücret ve komisyonla telafi ediyorlar. Bütün bu konularda yapısal dönüşüm şarttır.
TİCARET SEKTÖRÜ 4-5 ZİNCİR MARKETİN TEKELİNE KALDI
Yıllardır perakende ticarete bir disiplin ve planlama gelmesini talep ettik. Maalesef ticaret sektörü 4-5 zincir marketin tekeline kaldı. Ülkemizde 4 zincir marketin şube sayısı 27 bine yaklaştı. Dört yılda 18 binden 27 bine geldiler.
Bir zincir market şubesi yaklaşık 25 dükkan ve işyerinin işini yapmaktadır. İlin ve bölgenin yerli ürünleri bu zincirlere girememektedir. Normalde çok sayıda küçük işletmeye giden gelir birkaç şirkete gitmektedir. Bu ticaretin kente de çok faydası olmamaktadır.
Yıllardır konuşuyoruz, ama kent ticaret planlaması konusunda adım atılmadı, şimdi bir kanun taslağı olduğu konuşuluyor. Burada belediyelerin de çok sorumluluğu olduğunu söylüyoruz. Belediyelerimiz de her apartman altını ticari alan yapmaktan ve her gelene ruhsat vermekten vazgeçmelidir. Kentin ve mahallenin bir ticaret planı olmalıdır. Ön ruhsat koşulları yerine getirilene kadar elektrik ve su aboneliği işlemleri yapılmamalıdır.
E-TİCARET VE DİJİTAL VERİ EKONOMİSİ ÇAĞINDAYIZ.
Bu yıl Türkiye’de toplam perakende cirosu %14, kredi kartıyla alışveriş cirosu %17 arttı, yani ortalama enflasyonun üzerine çıkamadı. Buna rağmen bazı zincir mağazalar kampanyalarla ve ucuz ürünlerle cirolarını %30’lar düzeyinde artırdılar. Markalar Efsane Cuma gibi kampanyalarla cirolarını artırabildiler.
Dolayısıyla küçük işletmeler de çağdaş yönetim ve pazarlama tekniklerini kullanmalıdır. Devamlı olarak söylüyoruz, küçük işletmenin büyük işletmeler karşısında tek şansı farklı üründe markalaşmak, uzmanlaşmaktır. Artık e-ticaret ve dijital veri ekonomisi çağındayız. İşletmelerimiz bu konularda ilerleme sağlamalıdır. Bu konuları önce komitelerimizde ele almalıyız, sonra üyemize anlatmalıyız. Aksi halde, kendimizi geliştirmeden bütün suçu ekonomiye, AVM’lere ve büyük marketlere atarsak sorunu çözemeyiz.
Oda olarak bu konularda üyemizin gelişmesi için birçok çalışma yapıyoruz.
E-ticaret eğitimi yapıyoruz.
Fuar katılım desteği veriyoruz.
İnovasyon merkezi desteği veriyoruz.
İki yıl üst üste alışveriş festivali yaptık.
Bu yıl kent merkezinde akşam ticareti canlansın diye Sokak Şenliği başlattık.
Antalya Kültür Sanat şehir merkezine girmeyen bir kesimi merkeze çekmeyi başardı.
Vitrin yarışması yaparak ticareti teşvik ettik.
Bütün bunlara rağmen, eğitim ve danışmanlık hizmetlerimizden faydalanmayan, fuarlara gitmeyen, alışveriş festivali veya sokak şenlikleri gibi etkinliklere destek olmayan, işletmesini markalaştırmayan üyemiz kendisini de sorgulamalıdır.
ANTALYA EKONOMİSİ
Antalya ekonomisinde 2019 yılını bir kez daha verilerle birlikte değerlendirelim. Bültenimizde 14 veride Antalya Türkiye ortalamasından daha iyidir. Bununla birlikte SGK’ya kayıtlı esnaf ve çiftçi sayısında azalma olduğunu görüyorsunuz. Karşılıksız çek ve senet protestosunda daha iyi durumdayız. Eylül itibarıyla bir yılda SGK’lı çalışan sayısı Türkiye’de %2.5 düşmüştür. Antalya’da %4.7 artış var. Kayıtlı istihdamın arttığı iller, Yalova, Batman, Şırnak, Siirt, Muğla, Muş, Nevşehir, Mardin, Hakkâri gibi az sayıda iden oluşmaktadır. Büyük iller arasında yalnızca Antalya’da artış vardır.
Bir noktayı her konuşmamızda vurguluyoruz. Türkiye ortalamasından iyi olmak, geçen yıla göre iyi olmak, her şey düzeldi demek değildir. Piyasa durumunu biraz daha yakından görmek için otomobil satışlarına bakabiliriz. İlimizde 2016’da 25 bin, 2017’de 30 bine yakın otomobil trafiğe girdi. 2018’de 22 bine düştük. Bu yıl son aylardaki artışa rağmen 22-23 bin otomobil alım ve satımı yapılmış olacak.
İlimizde her ay trafiğe çıkan otomobil sayısı grafiğine bakarsak durum daha iyi anlaşılır. Gördüğünüz gibi, 2019 mavi çizgisi son aylarda 2018’e göre yükseldi, ama 2017’nin, hatta 2016’nın altındayız.
Bir başka önemli gösterge konut satışlarıdır. Aylık konut satışı 5500-6000 arasındayken, 3390’a kadar düştük, Kasım ayında kredili satışlardaki artışla 6759’a çıktık. Bu artış 5 binlerde devam ederse inşaat sektöründe düzelme başlayabilir.
2019 YILININ EN ÖNEMLİ BAŞARISI TURİZM
Antalya ekonomisinde 2019 yılının en önemli başarısı turizmde 16 milyonun üzerinde bir yabancı ziyaretçi sayısıyla kırılan rekordur.
2020 yılında turizmde Rusya pazarındaki büyüme devam edecektir. Almanya pazarında son dönemde rezervasyonlar durgundur. Gelecek yıl 2019’daki gibi bir büyüme bekleyemeyiz, yine de olumlu gelişmenin devam etmesini ümit ediyoruz.
Turizm sayesinde Antalya Türkiye ortalamasının üzerinde büyümektedir. TUİK 2018 yılı rakamlarını geçen hafta açıkladı. Antalya ekonomisinde 2016 ve 2017’de büyüme turizmdeki sorunlar nedeniyle zayıf kalmıştı. 2018’de en fazla büyüyen iller arasındayız.
Kuşkusuz bu büyüme sektöre ve işletmeye bağlı olarak değişmektedir. Şu grafiğe bakacak olursak, Antalya’da 14 yılda hizmet sektörünün, özellikle turizmin diğer sektörlerden hızlı büyüdüğünü görüyoruz. Sanayimiz son yıllarda madencilik ve inşaat sayesinde büyüme kaydetti, fakat turizmde büyüme temposu yüksek kaldı. Tarımda ise büyüme ürün fiyatlarına bağlı. Geçen yıl Antalya tarımında yüksek fiyat dönemiydi, bu yıl düşük fiyat dönemindeyiz.
ASIL ÖNEMLİ OLAN DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ YERİMİZ VE GÜCÜMÜZDÜR
Ortalama kişi başı gelirde 10. il konumundayız. Son yıllarda Marmara bölgesi sanayi yatırımlarıyla daha fazla ilerledi. İstanbul’da zaten sadece altyapı yatırımları bile fark yaratmaya yeter. Böyle giderse nüfusun yarısı İstanbul’a toplanacak. Oysa dengeli büyümeye dikkat edilmelidir. Burada ekonomimizin bir başka gerçeğini de paylaşmak istiyorum. Büyüme büyüme diyoruz, ama asıl önemli olan dünya ekonomisindeki yerimiz ve gücümüzdür.
Kişi başı gelir rakamlarına dolar olarak bakarsak, Antalya’nın 2006’da, Türkiye’nin 2008’de 10 bin dolara çıktığını, 2018’de ise 2006 düzeyine geri dönmüş olduğumuzu anlıyoruz. 2019 yılında da aynı durumdayız.
Dolayısıyla ülke ve şehir olarak asıl meselemiz, teknoloji üretimi, katma değer üretimi ve ihracattır. Biz, Türkiye’nin en büyük illerinden biriyiz. En büyük ticaret ve sanayi odalarından biriyiz. Şirketlerimizi, şehrimizi orta gelir tuzağından çıkarmak hepimizin görevidir. Ortaklıklar kurmalıyız, hepimiz daha güçlü marka olmak için, ihracat yapmak için çalışmalıyız.
ANTALYA 4.0 VİZYONU
Oda olarak, bu sorumluluğu taşıyarak Antalya’ya ve üyelerimize en iyi şekilde katkı sağlamaya gayret ediyoruz. Bu anlayışla 2019 yılında sektörlerimize destek olacak birçok çalışmaya birlikte imza attık.
Bu yıl Antalya 4.0 raporumuzla, Antalya’nın ve sektörlerimizin önüne güçlü bir vizyon belgesi koyduk. Antalya 4.0 vizyonu çerçevesinde 2020 yılından başlayarak Odamız için yeni hedefler belirledik.
2018 yılı sonunda açılışını yaptığımız ATSO İnovasyon Merkezi dijitalleşme, e-ticaret, e-ihracat konularındaki eğitim ve danışmanlık hizmetleriyle üyelerimize hizmet vermektedir.
İnovasyonu bir kurum kültürü haline getirmeye başladık. Bildiğiniz gibi 2016 yılından bu yana inovasyon yarışmaları yaptık ve ödüller verdik. Bir inovasyon yarışmasını da kurum için de başlattık. Çalışma arkadaşlarımız her yıl kendi içlerinde bir yarışmayla inovatif projeleri seçmektedir. En iyi 10 projeyi de biz yönetim kurulu olarak değerlendirip, ikinci bir seçim yapıyoruz. Bu projelerin bazılarını hayata geçirmeye çalışıyoruz. Bu vesileyle bütün çalışma arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.
2019 yılında Tarım ve Sanayi ihracatımıza URGE projelerimizle destek olmaya devam ettik.
Eğitimde ATSO Akademi, ATSO MESEM çalışmalarına Antalya Meslek ve Teknik Anadolu Lisesi’yle işbirliği projesini ilave ettik.
Turizmi 12 aya yaymak ve kent turizmini geliştirmek için yaptığımız çalışmalar zenginleşerek devam etmektedir. Antalya Kültür Sanat sergileri, söyleşileri, eğitimleriyle kent merkezinin çekim merkezlerinden birisi olmuştur.
SOSKAKTA ŞENLİK VAR
“Sokakta Şenlik Var” projesi, Saklıkent Kay-Sür-Yüz yarışmamız bu yıl turizm ve ticaret için başlattığımız çalışmalar olmuştur.
Bir şehirde kurumlar arasında işbirliği güçlü olduğunda başarılı çalışmalar da gelmektedir. Antalya Tanıtım A.Ş. olarak EMITT Turizm Fuarı için çok güzel bir tanıtım platformu oluşturduk. Antalya bütün kurumlarıyla büyük bir ortak stand içinde tanıtım yapacaktır. Bu modelin yurtdışında da güzel sonuçlar vereceğine inanıyorum.
2019 yılında “ATSO-SİAD’lar İşbirliği Platformu”, “Yerel Yönetimler Zirvesi” gibi etkinliklerimizi geliştirdik. Bu işbirliği platformlarımızı meslek odaları ile proje bazında işbirliği yaparak güçlendireceğiz ve 2020 yılında ortak projelerle daha ileri noktalara taşıyacağız.
SİAD’larla birlikte üzerinde çalıştığımız bir proje Antalya Ekonomi Forumu organizasyonuydu. Küresel çapta dünya liderlerinin ve küresel şirketlerin katılacağı bir forumu Antalya’ya kazandırmayı düşünmüştük. Bu konuda YÖRSİAD ve ANTGİAD’dan arkadaşlarla bir hazırlık başlatmıştık. Şimdi Dış İşleri Bakanımız Sayın Çavuşoğlu, Antalya Diplomasi Forumu projesini başlattılar. Bu da bizim projemize yakın bir projedir. Antalya böyle bir küresel foruma ev sahipliği yaparsa hem Antalya hem Türkiye markası bundan kazanç sağlayacaktır. Önümüzdeki yıl bu konuda ilerleme göreceğimizi ümit ediyorum.
2019 yılında Yönetim Kurulu, Meclis, komiteler, komisyonlar çalışmalarımızı düzenli olarak yerine getirdik ve birlikte çok sayıda çalışma yaptık. Yönetim Kurulumuzda, Komite ve Komisyonlarımızda birçok arkadaşımız fedakârca çalıştı ve Odamıza katkı yaptılar. Çalışmalarımızı, toplantılarımızı her zaman dostça, saygılı ve seviyeli bir şekilde yapmaya gayret ettik. Bunun için hepinize teşekkür ediyorum.
2020 yılının sizlere, şehrimize, üyelerimize, ülkemize ve insanlığa mutluluk getirmesini üyelerimize bereket getirmesini diliyorum.”
Meclis Toplantısı’nda ATSO’nun 2020 Yılı Bütçesi 40 Milyon 645 bin lira olarak kabul edildi.