Antalya ekonomisinin 2021 yılında Türkiye ortalamasının üzerinde bir performans kaydettiğini belirten Davut Çetin, “Bu yılı beklentilerin üzerinde bir performansla tamamlıyoruz. Ekim ayından bu yana yaşadığımız döviz sarsıntısı olmasaydı ticaret, inşaat başta olmak üzere iç piyasada çok daha iyi bir noktada olurduk” dedi.

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Genişletilmiş Meslek Komiteleri Toplantısı’nda, Türkiye ve dünya ekonomisindeki son gelişmelerin Antalya ekonomisine ve sektörlere yansımaları ve gelecek beklentileri konuşuldu. Toplantıda Dünya Gazetesi yazarları Hakan Güldağ ve Profesör Erhan Aslanoğlu da birer sunum yaparak, sektör temsilcilerinin sorularını yanıtladı.

Toplantının açılışında bir konuşma yapan ATSO Başkanı Davut Çetin, “Bugünlerde ekonomiyi konuşmak kolay değil. Hiç görmediğimiz tedarik sorunları, mal sıkıntıları, fiyat artışlarıyla karşı karşıyayız. Dövizi artırdık, yerli mal döviz cinsinden ucuzlarsa ihracat ve turizm artar diyoruz. Eskiden un, şeker, et ve sütün dövize bağlı olmadığı zamanlarda bu olurdu. Şimdi ekmek, süt bile dövize bağlı. Ticaret sektöründe işini TL ile yapanlar zarar ettiler. Ürünü satan yerine koyamıyor. Vadeler uzadı, vadeli satışlara uygulanan faiz inmedi, tam tersine vade farkları rekor düzeye çıktı. İnşaat sektöründe konut kredi faizi indi, ama inşaat maliyetleri yüzünden inşaat sektörü canlanamıyor. Peki bu gerçekler ortadayken, Hükümet ve Merkez Bankası neden böyle yaptı, halen anlamış değiliz. Kurun ve enflasyonun artacağı biline biline bu noktaya neden geldik? Dövizi bilerek artırdıysak şimdi Merkez Bankası neden döviz satıp müdahale ediyor?” diye sordu.

YAPISAL VE KURUMSAL REFORMLAR GÜNDEMDEN ÇIKTI

Türkiye’de mikro işletme sayısı artarken küçük ve orta ölçekli şirket sayısının azaldığını belirten Davut çetin, “Artık Türkiye’de orta direk nasıl eriyorsa reel sektörde de orta kesim eriyor.  2018’den bu yana yapısal ve kurumsal reformlar hepimizin gündeminden çıkmıştır. Oysa sistem düzelmedikçe, istikrar olmadıkça günlük sorunlar bitmiyor. Bu nedenle iş dünyasının öncelikli talebi yapısal reform olmalıdır. Ekonomide istikrar için hukuk devleti reformları yapılmalı, kurumlarda siyasetten bağımsız liyakat sistemine geçilmelidir” dedi.

LİMAN İŞLETMESİNDE YEREL YÖNETİMİN SÖZ HAKKI YOK

Yerel yönetim reformu yapılması gerektiğini vurgulayan Davut Çetin şunları kaydetti;

“Antalya’da kıyı tahsislerini Bakanlık Ankara’dan yapıyor. Antalya’nın tanıtımı Ankara’dan yapılıyor. Havalimanımız ihaleye çıkıyor, 7 milyar Euro bütçeye gidiyor, bu gelirden şehir pay almıyor. Şimdi deniz limanı işletme süresinin uzatılması gündemde. Antalya deniz limanını Katar’lı şirket 7 yıl için almıştı. Şimdi ek sözleşmeyle süre 49 yıla çıkıyor. Liman işletmesinde yerel yönetimin söz hakkı yok. Bu sistem özel tekel yaratmaktadır. Bu sadece Antalya’da değil, İstanbul’da, İzmir’de, Mersin’de de böyle. Mersin Odamız da orada limandaki uygulamalardan şikayetçi. Dolayısıyla bu konularda yerel yönetimlerin ve Odaların söz ve karar yetkisi olmalıdır. Bu alanlarda reformlar yapılırsa Türkiye ekonomisi bir günde istikrar kazanır. Döviz istikrar kazanır, güven ve heyecan gelir. O zaman Türk özel sektörü olarak üretimde, yatırımda, ihracatta yeni hikayeler yazarız.”

PANDEMİDE 21 MİLYAR LİRALIK KAYIP

2020 yılı Mayıs-Haziran aylarında pandeminin etkileri konusunda akademisyenlere senaryo analizi yaptırdıklarını anlatan Davut Çetin, “O zaman turizmde sert daralma senaryosunu, tarımın, sanayinin etkileneceğini ve gelir kaybının %15 ile %22,4 arasında olacağını söylemiştim. O dönem sektörel toplantılarda arkadaşlar, tarımın ve inşaat sektörünün pandemiden etkilenmediğini, sanayinin çok az etkilendiğini ifade ettiler. Bunları dikkate alarak, iyimser senaryoya döndük, ama TUİK geçen hafta kendi verilerini paylaştı ve bizim kötü senaryomuzun gerçekleştiğini açıklamış oldu. TÜİK’e göre geçen yıl Antalya ekonomisinde küçülme cari fiyatla %14, reel olarak %24 olmuştur. Hizmetler dışında tarım, sanayi, inşaat sektörleri de küçülmüştür.  Bizim çalışmada 20-29 milyar arasında bir kayıp olacağı tahmin edilmişti. TUİK 2019’a göre 21 milyar lira gelir kaybı olduğunu söylüyor, bu da bizim 1,5 yıl önce söylediğimizin doğruluğunu teyit etmiştir.

Biz geçen yıl Haziran ayında bu raporu Bakanlarımıza sunduk, pandemi desteklerinin seçici olması gerektiğini, Antalya’da kamu yatırımlarının hızlandırılması dahil özel desteklerin devreye girmesini söyledik. Bu yapılsaydı hem Antalya ekonomisi hem Türkiye ekonomisi daha iyi bir noktada olurdu” ifadesini kullandı.

BU YILI BEKLENTİLERİN ÜZERİNDE BİR PERFORMANSLA TAMAMLIYORUZ

Antalya ekonomisinin 2021 yılında Türkiye ortalamasının üzerinde bir performans kaydettiğini belirten Davut Çetin şöyle konuştu:

“Turizmde Türkiye’deki artışı katlamış durumdayız. Antalya, Rusya pazarının katkısıyla Yunanistan, İspanya gibi bütün rakiplerden daha iyi bir gelişmeye imza atmıştır. İstihdamda pandemi döneminde yaklaşık %13 civarı bir kayıp olmuştu. Bu yıl pandemi öncesine göre %5, geçen yıla göre %17 civarında bir istihdam artışı sağladık. Turizmde 2019 istihdamına yaklaştık, ama henüz o düzeye gelemedik. 

İhracatımız Türkiye’ye yakın oranda artmıştır, ancak tarım ihracatında artış %13, umarım bu sezon bunu artırabiliriz. Yatırım teşvik verisinde 2019 yılında 5,5 milyara çıkmıştık. Bu yıl 10 ayda 3 milyardayız ve geçen yılın da altındayız. Pandemi kayıpları turizmde ve sanayide yatırımları azalttı. Şu anda tarım sektörü teşvik belgelerinde %44 payla ilk sıradadır.

Ticarethane elektriği turizmdeki gelişmeyi de yansıtıyor. Geçen yıl %32 düşmüştü, bu yıl %23 artış, 2019’a göre kaybımızın devam ettiğini gösteriyor. Toptancı hal ortalama fiyatı %29 artmış görünüyor, fakat şimdi ürün bollaşınca fiyat artışı durmaya başladı. Her durumda girdi maliyetlerinin gerisindedir.

İnşaat sektöründe fiyat artışına rağmen yapı ruhsatlarında Türkiye ortalaması üzerinde artış oldu. Bina sayısı, yüzölçümü, daire sayısı artışları yüksek. Kasım ayında konut satışımız geçen yıla göre %77 arttı. Millet dövizi konut için değerlendirdi, zaten parası olan ev, araba ne varsa alıyor. 11 ayda 56 bin konut satışı yapıldı. Bunun 15 bini ilk satış. Yabancılara konut satışı %51 artışla rekor kırdı, 11 ayda 10 bin 500 konut satışı yapıldı. Sonuç olarak bu yılı beklentilerin üzerinde bir performansla tamamlıyoruz. Ekim ayından bu yana yaşadığımız döviz sarsıntısı olmasaydı ticaret, inşaat başta olmak üzere iç piyasada çok daha iyi bir noktada olurduk.”

2022 YILINDA TURİZMDE 2019’U YAKALAMAYI HEDEFLİYORUZ

Avrupa’da yapılan anketlerin Türkiye’ye ilginin yüksek olduğunu gösterdiğini belirten Davut Çetin, “2022 yılında turizmde 2019’u yakalamayı hedefliyoruz. Covid-19 bitmedi, ama aşılarla birlikte etkisinin azalacağını ümit ediyoruz. Eğer enflasyon ve girdi maliyetleri artışı yavaşlarsa Türkiye’nin fiyat rekabet avantajı daha fazla turist çekecektir. Bu dönemde Avrupa’da yapılan anketler Türkiye ilgisinin yüksek olduğunu gösteriyor. Gerek turizmde gerekse diğer sektörlerde asıl mesele siyasi istikrar, piyasada istikrar, belirsizliğin azalması, girdi maliyetlerinde artışın yavaşlamasıdır. Her durumda Antalya’nın çıkışa devam edeceğine inanıyorum” dedi.

HÜKÜMET ÜCRET ARTIŞ YÜKÜNÜ PAYLAŞMALI

Konuşmasında komitelerin sektörel sorun ve taleplerine de değinen Davut Çetin sözlerini şöyle sürdürdü:

“Son altı ayda komitelerimizin taleplerinde kredi konusu ve KDV indirimi ön sırada yer almıştır. Kayıtdışı çalışanlar sürekli olarak bir yakınma konusu olmaktadır. Özellikle hizmet sektöründe şirket kaydı olmayan, belgesi olmayan kişiler, işyerleri de piyasada vergisiz, sigortasız iş yapmaktadır. Medikal sektörün alacakları artık kangren gibi bir soruna dönüşmüştür.

Son dönemde ise en büyük şikayet girdi maliyetleri artışıdır. Artık gündemimizde asgari ücret yükü de vardır. Biraz önce söyledim, mutlaka Hükümet ücret artış yükünü paylaşmalı, vergi ve prim oranlarında indirime gitmelidir. Bu enflasyon ortamında ciro ve kar artışları gerçek artışlar değildir, bu nedenle enflasyon muhasebesine geçilmelidir. Kamu ihalelerinde şirketlerin kur farkları telafi edilmelidir. KDV alacaklarının mahsuplaşması yapılmalıdır. Bu sorunları ve talepleri Bakanlıklar ve TOBB nezdinde izliyor, çözüm için gayret ediyoruz.”

E-TİCARET YAPAN İŞLETME SAYISI 11 BİNE ÇIKTI

ATSO olarak dijital dönüşüm çalışmalarına büyük önem verdiklerini belirten Davut Çetin, “İnovasyon, endüstri 4.0 konularına biz 2016 yılında başladık. 2018 yılında Antalya 4.0 projesinde ticaret 4.0, turizm 4.0 dediğimizde birçok kişi bunlar erken diyordu. Oysa şimdi turizmde ve ticarette yapay zeka günlük bir iş haline geldi. Yıllardır e-ticaret ve dijitalleşme konusunda çok sayıda eğitim, konferans düzenledik. Danışmanlık hizmeti verdik ve Antalya’da e-ticaretin gelişmesine önemli katkı sağladık.   E-Ticaret yapan işletme sayımız 2019’da 2 bin 400’dü, geçen yıl 9 bin 400’e çıktı, şimdi 11 bindeyiz.  E-ticaret yapan işletme sayısında şu anda beşinci şehiriz, nüfusa oranlarsak Bursa’yı da geçmiş durumdayız” dedi.

ÇEVRECİ DÖNÜŞÜM SÜRECİ BAŞLADI

Bu yıl en önemli faaliyetlerden birisinin “Çevreci Dönüşüm” çalışması olduğuna dikkat çeken Davut Çetin, “Sadece çevre dostu olduğumuz için değil, artık ekonomi buna bağlı olduğu için yapıyoruz. Büyükşehir belediyesi, Mimar ve Mühendis Odaları, il Müdürlükleri, ASAT, DSİ, OSB; ASBAŞ ve diğer kuruluşlarla bir çalışma içine girdik. Büyük bir adım attık. Şu anda 12 çalışma grubunda 100 civarında uzman, akademisyen çalışmaya başladı. İçinde tarım, turizm, sanayi, kentleşme grupları da var. Şubat ayında bunun çalıştayını yapacağız. Daha sonra sektörlerde yol haritası için sektörel gruplarla proje çalışmaları başlayacak. Dünya döngüsel ekonomiye geçiyor. Yeni yatırım, ticaret ve istihdam alanı döngüsel ekonomi gibi alanlar olacaktır. Çevre Bakanlığı yeni yönetmelik yayınladı. Artık kimya, ahşap, tekstil, atık su, hayvancılık, su ürünleri, süt işletmeleri gibi birçok işletme havaya, toprağa ve suya emisyon veya salım miktarlarını yıllık olarak Bakanlığa raporlayacak.Bu raporlama karbon vergisine hazırlık aşamasıdır. Yani Türkiye Paris İklim anlaşmasını onayladı ve AB Yeşil Mutabakatına uyum çalışmalarını başlattı. Dönüşüm süreci artık başlamıştır, iki yıl sonra ihracatta bu konu önümüze gelecektir. Bu nedenle sektörel çalışmalarda hızlı ilerlememiz gerekiyor” diye konuştu.

CUMHURİYETİN 100. YILI SİMGE ESERİ PROJESİ

Cumhuriyetin 100. Yılı Simge Eseri projesini çok önemsediklerini de vurgulayan Davut Çetin, “Bu projenin manevi bir anlamı ve değeri var.  Bu proje hep birlikte karar verdiğimiz bir projedir. 12 yaşından 89 yaşına kadar her yaştan, her meslekten ve eğitim düzeyinden katılımcı oldu. Çok güzel öneriler sunuldu. Önümüzdeki günlerde bütün kurumları davet ederek onların da fikir ve önerilerini alacağız. Sonra da en iyi önerileri birlikte değerlendireceğiz. Atatürk’e, Cumhuriyet’e, Antalya’ya yakışan, kentimizin kültürüne, turizmine değer katacak bir proje yapabilirsek bu dönemimizin güzel bir eseri olur diye temenni ediyorum” dedi.

“YENİ DÜNYANIN MARSHALL PLANI YEŞİL DÖNÜŞÜM OLACAK”

Türkiye ve dünyadaki ekonomik gelişmelerle ilgili bilgi veren Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, dünyanın tarihi bir dönemden geçtiğini ve 2. Dünya Savaşı’ndan sonra en büyük ekonomik krizin yaşandığını belirtti. Prof. Dr. Aslanoğlu, dünya ticaretinin hız kestiğini, talepte sorun olmadığını, arzda sıkıntı yaşandığını, hammadde tedarik sorunun devam edeceğini söyledi. Dünyanın büyük ekonomilerinin enflasyonla tanıştığını ifade eden Pro. Dr. Aslanoğlu, “Etopya, Kongo ve Arjantin yüzde 50 enflasyon ile Türkiye’nin üzerinde yer alıyor. Enflasyonun nedeni de enerji ve gıda fiyatları artışından kaynaklanıyor. Enflasyon dünya açısından uzun sürmeyecek. Ama bizim ülkemiz açısından öyle olmayacak görünüyor” dedi. Dünyanın önemli bir değişim ve dönüşüm içinde olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Arslanoğlu, şunları kaydetti: “Pandemiyle birlikte kapitalizm kendini resetliyor. Yeşil Mutabakat ve iklim değişikliği ön plana çıkıyor. Dünya tüketim davranışlarını değiştiriyor. Dünyanın önemli borç yapılandırma yapması gerekiyor. Yeni dünyanın Marshall Planı ise iklim değişikliği ve yeşil dönüşüm üzerine olacak. Buna hazır olalım. Bu resetleme dönemi çok riskli bir dönem olacak. Gençler yeşil dönüşüm istiyor. Dünyada yatırımcılar da ‘Bekle-Gör’ durumunda.”

“OCAK AYI ENFLASYONU %5 OLABILIR”

ATSO üyeleri arasında yapılan anket sonuçlarını değerlendiren DÜNYA Üst Yöneticisi Hakan Güldağ ise işletmelerin kredi ihtiyaçlarının arttığını dile getirdi. Güldağ, son dönemlerde faktöring sektöründe işlemlerin yüzde 30 arttığını ve daha da bunun yukarılara çıkacağını söyledi. Yeni yılda krediye erişim sürecinin daha da sıkıntılı olacağını vurgulayan Güldağ, şöyle devam etti: “2022’de en büyük sorun enflasyon olmayabilir. Vade sorunu ve belirsizlik gibi… Yıl sonu enflasyon yüzde 27-29’u bulur. Ocak ayında yüzde 30 olabilir. Stokçuluk polisiye tedbirlerle çözülemez. Şikayetler daha da aratacak. 2022’de bize çok büyük sıkıntı yaratacak. Üretici gübre atamayacak duruma gelecek. Böyle giderse enflasyonda 3’lü rakamları görme ihtimali artar.”