Tekstil, çevreye en fazla zarar veren sektörler listesinin ilk sıralarında yer almaktadır. Küreselde çevre kirliliğinin neredeyse %20’sine tekstil tek başına sebep olmaktadır. MDPI (Multidisipliner Digital Publishing Institute) verilerine göre ise Türkiye, G20 ülkeleri arasında tekstil sektörü ile en fazla su kirliliğine sebep olan ülke konumundadır. Bu nedenle Paris Anlaşması ile belirlenen hedeflere ulaşmak için yapılacak sektörel düzenlemelerden tekstil sektörü de nasibini alacaktır. İklim gazetesinin hazırladığı bültene göre kıyafet üretmek için kullanılan materyallerin yüzde 1’inden daha azı yeni ürünlerde kullanılmak için geri dönüştürülüyor. Buna ek olarak dünya çapındaki karbon emisyonlarının yaklaşık yüzde 10’u moda sektörü kaynaklı. Bir diğer çarpıcı bilgi ise bir pamuklu t-shirt üretimi için 2 bin 720 litre, bir kot pantolon üretimi için ise 10 bin 850 litre suya ihtiyaç duyulmasıdır.

Pamuk üretimi dünyadaki ekilebilir arazinin %2,5’ni kullanmaktadır; öte yandan kullanılabilen tüm pestisitlerin (zararlı organizmaları engellemek, kontrol altına almak ya da zararlarını azaltmak için kullanılan madde ya da maddelerden oluşan karışımlar) yüzde 16’sını oluşturmaktadır. Bu nedenle tekstil sektöründe üretilen bir ürünün endüstriyel pamuktan ziyade organik pamuktan yapılması pestisit ve gübreden kaynaklı toprak yıkımını da önemli ölçüde azaltacaktır. Bunlara ek olarak karbon salınımı düşecek ve daha az su kullanımı olacaktır. Organik pamuktan çıkan atıkların geri dönüştürülebilmesi ve kimyasal boya kullanımını azaltacak olması da karbon salınımını azaltacak diğer etkileridir.

Tekstil sektörü, Türkiye’nin hem üretim ve istihdam hem de ihracat potansiyeli açısından önde gelen sektörlerinden biridir. Ancak sektörde bu denli gücünü sürdürebilmesi için artık dijital dönüşümünün yanı sıra iklim krizinin etkilerini azaltmak için yeşil dönüşüme de uyarlanması kaçınılmazdır. Bu kapsamda son zamanlarda sürdürülebilir moda kavramı oldukça önce çıkmaktadır.

Aposto’nun 5 Aralık tarihli Geleceğe Dönüş bülteni de sürdürülebilir moda kavramını ele almıştır. Sürdürülebilir moda kavramı çerçevesinde hem üreticiye hem de tüketiciye görevler düşmektedir. Son zamanların popüler sloganı olan “Reduce, Reuse, Recycle: Azalt, Yeniden Kullan, Geri Dönüştür” mantığı daha çok tüketici tarafında tekstil sektörünün karbon salınımı azaltmaya yönelik uygulamaları kapsamaktadır. Daha az alışveriş, kullanılabilir durumdaki ürünleri yeni formları ile tekrar kullanma ve kullanılabilir olmayan ürünleri geri dönüşüm ile yeni bir ürün üretilmesine katkı sağlama gibi yöntemlerle daha az karbon salınımına neden olması hedeflenmektedir. Geri dönüşüm kısmı ilk adım olarak tüketici tarafında başlasa da nihayetinde üreticinin önemli rol aldığı bir aşamadır. Dünya çapında birçok hazır giyim mağazası bir süredir geri dönüştürülmüş kumaşları kullanmayı iş planlarında ekliyor. Ancak geri dönüştürülmüş tekstil ürünleri ile ilgili işlemler daha çok ucuz iş gücünün yoğun olduğu Asya ülkelerinde yapılıyor. Asya ülkeleri tüketimin yoğun olduğu Amerika ve Avrupa’ya uzak olduğu için bu geri dönüştürülen ürünlerin tüketiciye ulaşması sırasındaki lojistik ağı, ciddi bir karbon salınımına neden olmaktadır. Bu sebeple geri dönüşüm işlemlerinin belli bölgelerle sınırlandırılmaması hatta tüketimin daha yoğun olduğu bölgelerde yapılması iyi niyetle yola çıkılan geri dönüşüm amacına daha doğru bir şekilde ulaşılmasını sağlayacaktır.

Tekstil sektörünün yol açtığı kirliliği azaltmada tüketiciye düşen bir diğer görev ise ikinci el ürünlerin kullanımını artırmak. İkinci el kıyafet kavramı birçok kişi için hem hijyen endişesi hem de sosyal statü nedeniyle pek tercih edilmeyen bir yöntemdir. Avrupa’da ve Amerika’da uygun fiyatlı alışveriş yapmak isteyen vatandaşlar için bu tip ikinci el mağazalar oldukça yaygın bir şekilde tercih edilmektedir. Ayrıca Türkiye’de de diğer ülkelerde de dijital ortamlarda ikinci el mağazaları bulunmaktadır. Bu tip platformlar ödeme güvencesi ve iade garantisi gibi olanakları ile ikinci el kıyafet sektörünü bir nebze canlandırabilmektedir. Bunun gibi ikinci el kıyafet sektörünün vatandaşlar için daha cazip hale gelmesi, sektörün canlanmasına ve bu sayede aşırı üretimi azaltma, ürünleri daha uzun süre kullanma gibi çevreye önemli katkılar sağlayacaktır.

Son dönemlerde moda sektöründe bazı farklı akımlar da yükselişte. 3D baskı ile kıyafet üretimi ve vegan giyim bunlardan bazıları. Mevcut 3D baskı teknolojisi ile tamamen bir kıyafet üretmek şimdilik çok mümkün değil. Ancak ince ve esnek kumaşlar 3D baskı ile kolaylıkla üretilebilmektedir. Bunun yanında seri üretime geçmeden önce prototip aşamasında 3D baskıyı kullanmak da iyi bir alternatif olarak karşımıza çıkıyor. Bir diğer akım olan vegan giyimi inceleyecek olursak öncelikle kürk, deri gibi direkt olarak hayvandan elde edilen ürünlerin yasaklanması hem canlı hayatını korumak hem de doğanın dengesini bozmamak adına çok önemlidir. Bunun yanı sıra kürk ve deri dışında pamuk, polyester vb ile üretilen kıyafetlerde de bazı hayvansal ürünler kullanılabiliyor. Bazı ülkelerde hayvan haklarını koruyan yasalar kapsamında bu tip ürünler kısıtlanmış olsa da hala dünyanın birçok yerinde üretilmekte ve kullanıcılar tarafından satın alınmaktadır.

Tekstil sektörünün yol açtığı yüksek karbon salınımını azaltmak için hem tüketicilere hem de üreticilere büyük görevler düşmektedir. Tüketici tarafında, tekrar kullanım ve geri dönüşüm yöntemleri ile aşırı tüketimin önüne geçilip bu sayede üretim tarafında fazla üretim engellenmiş olacaktır. Üreticilerin de talebe yönelik üretim yapması ve üretim stratejilerine geri dönüşüm ile üretim yapma kavramını entegre etmeleri gerekmektedir. Bu sayede hem oldukça yüksek karbon salınımına sebep olan hem de üretiminde oldukça su harcayan bunun yanı sıra çok büyük bir lojistik süreci ile karbon salınımını daha da artıran bir sektör olan tekstil için daha sürdürülebilir bir döngü elde edilmiş olacaktır. Bu da bizleri 2053 Paris anlaşması hedeflerine bir adım daha yaklaştıracaktır.

Seçil Gülbudak Dil

Müşavir