ATSO Kente Önem Katanlar Ödülleri’nde “Bilim” kategorisinde birincilik kazanan Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gamze Tanrıöver, İzmir’den Antalya’ya uzanan yaşam öyküsünü ve akademik çalışmalarını ATSO Vizyon’a anlattı.

  • Gamze Tanrıöver kimdir. Kendinizden bahseder misiniz?

1976 İzmir doğumluyum, İlk, orta ve lise eğitimimi Antalya’da tamamladıktan sonra Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’nde lisans eğitimime devam ettim. Sonrasında Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı’nda Yüksek lisans eğitimime başladım, devamında Milli Eğitim Bakanlığı’nın bursunu kazanarak Oslo Üniversitesi Tıp Fakültesi Nörofizyoloji departmanında 5 ay süreyle çalıştım. Ülkeye döndükten sonra yine aynı bölümde doktora sınavını kazanıp doktoraya başladım. Takiben, Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin Cerrahisi Anabilim dalının altında yer alan “Nörovasküler Genetik Laboratuvarlarında Prof. Dr. Murat Günel ile doktora tezimi tamamladım. Ülkeye dönünce de yıllar içerisinde Uzmanlık, Doçentlik ve Profesörlük kadrolarına atandım. Nörodejeneratif hastalıklar ve meme kanseri konusunda projeler yürütmeye ve bu konuda çalışmalar yapmaya devam ediyorum.

Tıp eğitimi görmedim, ancak sonradan Tıp Fakültesine Yüksek lisans ve doktora eğitimlerimi tamamlayarak dahil oldum. Bu da Üniversite eğitimim sonrasında 10 yıllık (4 yıl yüksek lisans ve 6 yıl doktora) ayrı bir emeği ifade ediyor.

  • ATSO KÖK Ödülleri’nde “Bilim” kategorisinde birincilik kazanan “Meme Kanseri Modelinde Primer Tümör ve Metastaz Oluşumunda Melatonin ve Doksorubisinin İn Vivo ve İn Vitro Etkilerinin Değerlendirilmesi” adlı çalışmanız hakkında bilgi verir misiniz?

Bu proje aslında bir TÜBİTAK projesi, bu çalışmayı takiben 2 TÜBİTAK projesi daha aldım. Bu projede, kadınlarda sıklıkla rastlanan meme kanserinin tedavi edilebilir bir hastalık olması için adımlar atıyoruz. Aslında erken teşhisle tedavi edilebilir bir hastalık olan meme kanserinde en büyük risk geç kalındığında ortaya çıkıyor. Bu durumda da doku hemen cerrahi olarak uzaklaştırılıyor, ancak sorun; vücuda saçılan küçük metastatik hücrelerle başedebilmek. İşte bu projede meme kanserinin metastaz yaptığı organlarda önemli bir antioksidan olan melatoninin düzenli kullanımında etkisinin ciddi anlamda metastaz yanıtlarını gerilettiğini ortaya koyduk. Burada melatoninin antioksidan özelliğinin yanı sıra, immun hücre yanıtlarını da şekillendirdiğini göstermeye çalıştık. Çalışma fareler üzerinde oluşturduğumuz evre 4 meme kanseri modeliyle gerçekleştirildi. Henüz yayınlanma aşamasında olan bu çalışmada; klinikte meme kanseri tedavisinde yaygın olarak kullanılan doksorubisin adlı kemoterapotikle birlikte melatoninin; hem primer tümörü hem de metastatik yanıtları ciddi oranda küçülttüğünü, hayvanın immun sisteminde bir direnç yanıtını sağladığını gösterdik. Bu projeyle, melatoninin immun sistem ve inflamatuvar yanıt üzerindeki etkinliğini model üzerinde gösterdik. Bu projeyle başlayan çalışmalarımız, devamında dizayn ettiğimiz diğer projelerde hücre kültürü ve başka ajanların meme kanseri ve metastazları üzerine etkilerini incelemeyi hedeflemektedir. Ayrıca bu ve devam eden projelerimizde Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü ile ortak çalışmalarımızda tamamen matematiksel bir modelleme ile meme kanserinin metastatik yanıtlarını da göstermeyi hedeflemekteyiz.

Prof. Dr. Gamze Tanrıöver, Kente Önem Katanlar ödülünü ATSO Başkanı Davut Çetin’in elinden aldı.
  • ATSO KÖK Ödülü’nü kazandığınızı öğrendiğinizde neler hissettiniz?

Şehir için çok önemli bir ödül olan ATSO-KÖK Ödülünü kazanmış olmak çok büyük bir onur. Odanızda bilgisayarın başında harcadığınız saatleri, laboratuvarda geçirdiğiniz gün ve geceleri, deney sırasında yaşadığınız zorluk ve heyecanları düşününce; bunca emeğin birileri tarafından gün yüzüne çıkartılması sizi tarifi mümkün olmayan bir mutluluğa itiyor. Aslında, işimizi yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz, bu uğurda sizi birilerinin takdir ediyor olması, ilerlediğiniz yolda ışığı görmek için daha da şevklenmenizi sağlıyor. Tüm yorgunluklar bir anda siliniyor ve yeni hedeflere imzalar atılıyor. İşte ben bunları hissettim, daha çok çalışmalı ve bu uğurda yeni projelere imza atmaya devam etmeliyim. Öğrencilerimle toplanıp hemen yeni bir proje hazırlığına başladığımızı keyifle söyleyebilirim.

Prof. Dr. Gamze Tanrıöver, laboratuvarda mikroskobun başında.
  • Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi başarılı çalışmalarla adını duyuran bir kurum. Siz de bu ailenin parçasısınız. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı’nda görev yapıyorsunuz. Bu bilim dalı ve çalışmalarınızla ilgili bilgi verir misiniz?

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı tüm öğretim üyeleri ile birlikte gerçekten yoğun olarak çalışan bir kürsü. Sadece ülkemiz için değil dünya literatürüne ciddi katkılar yapmak üzere yol alan öğretim üyesi arkadaşlarımla birçok güzel proje ve yayına imza atıyoruz. Farklı alanlarda çalışmalar yürüten ve alanlarında söz sahibi öğretim üyesi arkadaşlarımla, bölümümüzde “Antalya Üniversite Destekleme Vakfı”nın da değerli katkılarıyla yeni revize ettiğimiz laboratuvarlarımızda çok daha güzel işlere imza atacağımıza eminim. Ben ve ekibim, nörodejeneratif hastalıklardan Parkinson hastalığı ve hayvan modelleri ile meme kanseri ve bunun metastazlarını içeren modellemeler üzerinde çalışıyor ve literatüre bu alanda katkılar sağlıyoruz. Burada özellikle vurgulamak istediğim bir nokta var; bu işi asla tek başınıza yapamazsınız, kesinlikle iyi bir ekibiniz olmalıdır. Ancak bu ekibi de öğrencilerinizi iyi yetiştirerek siz yaratırsınız. 

  • Aynı zamanda TÜBİTAK danışma kurulu üyesisiniz. TÜBİTAK’daki görevinizden bahseder misiniz?

Sağlık Bilimleri Araştırma ve Destek Grubu (SBAG); danışma kurulu üyesiyim ve bu kurula 2. kez atanarak bu yıl da çalışmaya devam edeceğim. İşimiz sağlık bilimleri alanında gelen tüm projeleri okuyup hakem atamak ve bunların kabul/red edilmesi ile ilgili kararlar vermek üzerine kurulu. Aslında bu bilgisayar başında ne kadar çok zaman geçirmeniz gerektiğini gösteren bir örnek. Bazen bir günde onlarca proje okuyup değerlendirmeniz gerekebiliyor. Ama herşeyden önemlisi her okuduğunuz bilgi sizin tecrübe sepetinize attığınız yeni bir obje gibi. Belki çok yorucu ama kazanımları tarif edilemez bir iş. Bu nedenle de bu görevi layıkıyla yerine getirmek için oldukça yoğun olarak çalışıyorum.

Prof. Dr. Gamze Tanrıöver, laboratuvarda öğrencileriyle birlikte. Tanrıöver, “İyi işler ve güzel projeler ancak iyi bir ekiple ortaya çıkabilir” diyor.
  • İnsanlığın en büyük korkularından biri “kanser”le ilgili bilimsel çalışmalar yapıyorsunuz. Öte yandan dünya bugün Covid-19 pandemisinin etkisi altında. Bu durum sizin çalışmalarınızı nasıl etkiliyor?

Virüslerle mücadele etmek çok ayrı bir iş; çok basit bir virüsün bile neler yapabileceğini hepimiz görüyoruz. Ancak pandemi de olsa seyri bir süre sonra hafifleyecektir. Oysa yaşamın getirdiği hatta pandeminin yarattığı stres koşullarıyla tetiklendiğini çok iyi bildiğimiz, her birimizin vücudunda sessizce uykuda olan tümör hücrelerimizin uyanması ve vücudunuzu bir anda ele geçirmesi her daim yüz yüze kalacağımız bir durum. Bu nedenle kanserle özellikle de 8 kadından 1’inde görülen meme kanseri ile çalışmaya devam edeceğiz. Ancak pandemi TÜBİTAK projelerimizin geçici bir süre durmasına sebep oldu. Laboratuvarlarımızı kapatınca çalışmalarımızda aksadı. Şu an tedbirli ve kontrollü olarak çalışmaya başladık ve projelerimize kaldığımız yerden devam ediyoruz.

  • Bilim insanı olmak isteyen gençlere ne tavsiye edersiniz?

Şunu özellikle belirtmek isterim; bu dünyaya bir daha gelsem, yine aynı yolda yürür ve yine aynı işi yapardım. İşte bu çok önemli; çünkü bilim insanı olmak için çok istemek ve bu uğurda birçok şeyi geride bırakabilecek potansiyele sahip olmak gerekiyor. Benim zamanımda bu yönlendirmeleri yapacak birileri yoktu çevremde ve tek başıma yolda yürümek zorunda kaldım. Oysa bunu isteyen gençlere tavsiyem; “iletişim kurun”. Hangi alanda çalışmak istiyorsanız o alanın hocasıyla irtibata geçin, önerilerini dinleyin. Ben bu işe başladığımdan beri bana her yazana cevap veriyorum ve laboratuvarımı çalışmak isteyen herkese açıyorum. Gelin, görün, deneyin… Bu işi ancak içine girince anlayabilir ve yapıp yapamayacağınıza karar verebilirsiniz. Uzaktan davulun sesi hoş gelir ama gelin görün ki; uykusuz geçen geceler sonrası laboratuvarda çalışmak, hele söz konusu bir hayvanın hayatıysa ve elde edeceğiniz veriler bir gün bir insanın hayatını etkileyebilecekse; hiç de göründüğü kadar kolay değil.