İlk kez 1992’de Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda (UNCED) önerilen “Dünya Su Günü”, gerek Birleşmiş Milletler (BM) üyelerinin, gerekse diğer dünya ülkelerinin giderek büyüyen temiz su sorununa dikkat çekmek, içilebilir su kaynaklarının korunması ve çoğaltılması konusunda somut adımlar atılmasının sağlanmasına teşvik olması amacıyla gündeme getirilmiştir. Sonrasında, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 22 Mart 1993’te Dünya Su Günü kararının resmi olarak imzalanmasıyla her yıl dünya çapında kutlamalar başlamıştır.

Dünya Su Günü 2021 yılı teması-Suyun Değeri (Valuing Water)

Su kaynaklarının önemine dikkat çekmek ve kaynakların sürdürülebilir yönetimine odaklanılmasını sağlamak amacıyla Birleşmiş Milletler-Su (UN-Water) tarafından organize edilen bu kutlamalar her yıl farklı bir tema ile gerçekleştirilmektedir. 2021 yılının teması ise “Suyun Değeri-Valuing Water” olarak belirlenmiştir. Bu yıl online olarak yapılacak kutlamada, suyun değerinin fiyatından çok daha fazlası olduğu, suyun halkın kültür, sağlık, eğitim, ekonomi ve doğal çevremizin bütünlüğü için muazzam bir değere sahip olduğu konusu hakkında konuşulacak. Bu senenin teması olan Suyun Değeri, 5 farklı perspektifte değerlendirilmektedir:

  • Su kaynaklarının değeri – doğal su kaynakları ve ekosistemleri
  • Su altyapısının değeri – depolama, arıtma ve tedarik
  • Su hizmetlerinin değeri – içme suyu, sanitasyon ve sağlık hizmetleri
  • Suyun üretim ve sosyo-ekonomik faaliyet için girdi olarak değeri – gıda ve tarım, enerji ve sanayi, ticaret ve istihdam
  • Suyun sosyo-kültürel yönlerinin değeri – rekreasyonel, kültürel ve manevi özellikler.

Bu vesile ile biz de Dünya Su Günü kutlanırken suyun önemine dikkat çekmek istedik. Dünya yüzeyinin %70’ini su alanları oluştururken güvenli olarak kullanılabilecek su kaynakları dünyadaki toplam su kaynaklarının sadece %2,5’lik kısmına denk gelmektedir. Suyun hayatımızın her alanında kullanıldığını söylemeye gerek yok; evsel kullanım, sağlık, enerji, tarım ve sanayi gibi oldukça geniş kullanım alanlarına sahiptir. FAO Aquastat’a göre, dünyadaki su kullanım oranlarının sektörel dağılımı incelendiğinde ise ilk sırada %69 ile tarım yer almaktadır. Tarımı %19 ile sanayi, %12 ile evsel (belediye) kullanım takip etmektedir.

Su, her ne kadar yenilenebilir bir kaynak olsa da kullanım ve gereklilik alanlarının genişliğinden dolayı her zaman sınırlı bir kaynak olarak karşımıza çıkmaktadır. Artan nüfus ve bu nüfusun daha çok kentlerde yaşamayı tercih etmesi, değişen iklim koşulları ve sanayileşmenin artması ile ortaya çıkan su kirliliği, su kaynağının karşı karşıya kaldığı en önemli zorlukların başında gelmektedir.

Kentleşmenin ve artan nüfusun su kaynaklarının azalmasına olan etkisini hafifletmek için hayat tarzında yapılacak değişiklikler önem arz etmektedir. Günlük hayattaki rutin su kullanımının azaltılmasının yanı sıra günlük yaşamda kullanılan ancak sanayi ve/veya tarım sektörü ile entegre su kullanımlarında yapılacak değişiklikler de önem arz etmektedir. Örneğin hayvansal gıdaların üretilmesi için gereken su, bitkisel gıdaları üretmek için gerekenden çok daha fazladır. 1 kg dana eti üretmek için 15.400 litre suya ihtiyaç duyulurken bu miktar 1 kg domates üretmek için 184 litre, 1 kg havuç üretmek için 133 litreye kadar düşmektedir. 1 kg daha eti üretmek için gerekli olan 15.400 litre su, 810 damacanadan daha fazla suya denk gelmektedir. Bir insanın günde ortalama 3 litre su içtiği varsayılırsa, bir kişinin 14 yıllık su ihtiyacı sadece 1 kg et üretebilmek için tüketiliyor. Bu nedenle, hayvansal bazlı beslenme, bitkisel bazlı beslenme şekline göre daha fazla su ve enerji gerektirdiğinden, bitkisel bazlı beslenme şeklini yaşam biçimimiz olarak hayatımıza entegre etmemiz, su kaynaklarının azalmasına bireysel olarak sağlayacağımız katkılardan biridir. Laboratuvarda üretilen sentetik etler de bu konuda atılmış önemli adımlardan biridir. Microsoft kurucu ortağı ve yatırım fonu başkanı Bill Gates geçtiğimiz günlerde MIT Technology Review ile yaptığı bir röportajda “tüm zengin ülkelerin %100 sentetik sığır etine geçmesi gerektiğini” dile getirmiştir. Sentetik etlerin üretimi oldukça pahalı olduğu için öncelikle zengin ülkelerin bu atılımı yapmasının önemine vurgu yapan Gates, iklim değişikliği ve su kaynaklarının sürdürülebilirliği için bir çözüm olarak sentetik etlerin üretilmesi gerektiğini ifade etmektedir.

Teknoloji, su sektöründe karşılaşılan sorunlara nihai olarak çözüm bulamasa da bazı konularda ilerleme sağlanmasına yardımcı olabilmektedir. Günümüzde birçok girişim tarımda su yönetimi sorunlarını çözmek için çalışıyor. Yapay zeka, akıllı tarım uygulamaları ve tarımda kullanılan kimyasalları azaltmak için biopestisit üreten birçok girişim mevcut.

Bu kapsamda KÖK Project, Türkiye’de su sektöründe yer alan girişimler, kamu kurum ve kuruluşları, şirketler ve ekosistem paydaşlarının yer aldığı 2020 Türk Su Ekosistemi Paydaşları haritasını yayımlamıştır. Bu haritada kamu kurum ve kuruluşları, STK’lar, şirketler, temiz teknoloji, bilgi teknolojileri, mühendislik, ambalajlı su, akıllı tarım ve sulama, ev teknolojileri, paketleme, danışmanlık, startup ve su dağıtımı gibi ekosistemin çok farklı paydaşları yer almaktadır. Bu kapsamda elde edilen bu harita, Türkiye’deki ilgili sektörde faaliyet gösteren tüm paydaşları göstermemekle birlikte bu ekosistemi oluşturmaya başlayarak ortak bir amaç altında birlikte hareket etmek adına önem arz etmektedir. Bu ekosistemde bizim görebildiğimiz Antalya’dan iki şirketimiz yer almaktadır. Bir tanesi ambalajlı su sektöründe yer alan Ceysu; diğeri akıllı tarım ve sulama sistemleri sektöründe yer alan sera örtüsü üreticisi İmece Plastik. Bu ekosistemde daha fazla şirketimiz, startup’ımız, kurum ve kuruluşumuz ile yer alarak ekosistemin büyüyerek daha etkili ve sürdürülebilir çözümler üretebilmesi için çalışmalar yapmalı, iş birlikleri kurmamız gerekmektedir.

Yararlanılan Kaynaklar

KÖK Project – Su ve Tarım Raporu (Suyun Geleceği-I)

KÖK Project – Su, Enerji ve Gıda Ekosistem Bağlantısı (Suyun Geleceği-II)

World Water Day 2021 Toolkit

Seçil Gülbudak Dil

Müşavir