1998 yılından bu yana Antalya Ticaret ve Sanayi Odası üyeleri ve çalışanlarına kişisel ve mesleki gelişimleri için eğitimler düzenleyen ATSO Akademi’de dijital eğitimler hız kazandı.

ATSO Üyeleri kişisel gelişimleri adına, Akademi’de ders veren eğitmenlerin bilgi dağarcığından büyük faydalar sağladı.

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası haber sitesi ATSOVİZYON, ATSO AKADEMİ’de eğitim ve seminer düzenleyen değerli eğitmenlerin tecrübe ve fikirlerini yapacağı röportajlarla okuyucusuyla buluşturuyor.

İlk röportajımızı üyelerimize ‘Kozadan Çıktığımda Nasıl Bir Ben Olacağım?’ eğitimini verecek Burcu Topçu Ekelik ile gerçekleştirdik.

Ekelik’le pandemi sonrasında insanları nelerin beklediğini, değişimi, salgınla beraber ‘zaman yönetimi’ kavramını konuştuk. ‘Nasıl bir BEN olacağım’ sorusuna cevap aradık.

“Koza” örneğini seçmenizin özel bir nedeni var mı?

Tırtılın kelebek olma hikayesi beni çok etkilemiştir. Değişimi anlattığını düşünüyorum. Metaforik bir yapısı var. Değişim süreçlerini anlamakta destek oluyor gibi geliyor bana. Kendi hayatımda da dönem dönem, değişim yaşadığımda kozaya girer gibi, sessiz bir bekleyiş yaşadığımı gördüm. Bir anda herkesin evlerinde kalması, hem fayda sağlamak hem kendilerini korumak adına beklemeleri bana kozada kelebek olmayı bekleyen tırtılı hatırlattı. Daha güzeli için bir süre küçücük kozasında beklemeye razı oluyor. Tırtılın kelebek olma hikayesini seminerlerimde çok anlatırım, koçluğun özü kendini keşfetmektedir. İnsanın kendi keşfetmesi ile gelişim ve değişim başlar. Keşif geliştikçe derinleşir ve gerçek hazineleri çıkar. Tıpkı kelebeklerin beklediklerine değmesi gibi, kanatları o kadar kusursuz bir ressamın elinden çıkan nadide tablolara benzemiyor mu?

Dünyanın büyük bir bölümü ilk kez bu kadar süre eve kapandı. Covid – 19 salgını sonrası insanları neler bekliyor.

Sosyoloji bölümünde henüz 1. Sınıf öğrencisiyim. Aydınlanma çağından bahsediyorlar. İlk okuduğumda hikâye gibi gelmişti. Bir sürü görüş ve kuram kafamı karıştırmıştı. Aradan birkaç ay geçtiğinde Pandemi sürecine girdik. Öyle ki, tam bir hafta öncesinde birçok planlama yapmıştım. Bu yaz benim için yoğun geçecekti, anlaşmalarımı yapıyordum. Bir anda her şey bitti. Belirsizlik nedeniyle erteleme, iptaller oluştu. Böyle bir süreçte insan olarak önce kaygı ve korku yaşadım. Ne oluyordu? Sonrasında bulunduğumuz zamanı anlayabilmek için ‘tarih tekerrürden ibarettir’ sözü aklıma geldi. 1929 ekonomik buhranını düşündüm, bu sürecin sonrasında yapılanma nasıl olabilir diye. Hala mesleki olarak ilk düşüncem ekonomi oluyor. Daha sonra Sanayi Devrimi aklıma geldi. Evet dedim, kendi kendime, sessiz ve derinden sanıyorum biz bir devrim yaşıyoruz. Sonra araştırmalara başladım. Kelebek etkisi, kaos teorisi, aydınlanma çağında konuşulan birçok kuramlar değişen zamanla birlikte, özüne baktığımda aynı şeyi söylüyordu. Bu nedenle, insanlık için çok önemli bir dönüm noktasında olduğumuzu düşünüyorum.

Ekonomik olarak en zorlu birkaç yılı yaşayacağımız kesin. Pandemi sonrası bence, kollektif bilinç dediğimiz, bütün olma kavramı canlanacak. Dil, din, kültür farklılıkları önemsiz olacak, belki de ilk defa dünya vatandaşı olma kavramı ile tanışacağız. Ve tabi ki hep konuşulan dijital devrim. Dijitalleşme ile birlikte, ekonomi ve pazarlama alanında birçok kavram değişecek gibi görünüyor. Para birimleri belki değişebilir. Ortak bir para birimi uzun zamandır konuşulan konu. Bunun yanında tüketici davranışlarında değişim ile birlikte pazarlama stratejilerinde de değişimler olacaktır.  Zamanla göreceğiz.

Değişimi Anlamak, Değerlerimizi Fark etmek, Hedef Oluşturmak konusunda ne söylersiniz?

Değişim hayatımızın her alanında var. Zaman içerisinde her şey değişmeye mahkûm. Koçluk tam olarak değişim üzerine konumlanmış bir meslek.

Değişimin özü anlamaktan geçiyor.

Birey kendini keşfettiği zaman, değişim kendi doğasında başlamış oluyor. Keşifler hep bir aksiyon ile sonuçlanmıştır. Keşfin sonucunda bulduğunuz şey ile mutlaka yeni bir şey yaparsınız. Değişim de böyledir. Doğasında sürekli ileri hareket var. Bir kez fark edildiğinde artık her şey farklı olur.

Birey olarak dikey büyüyoruz, bu ne demek? Zihnimiz hep ileri doğru çalışıyor. Yeni bir şey öğrenmek üzerine konumlanmış. Dolayısıyla strateji geliştirme üzerine programlanmış bir robot gibiyiz. Keşif yani bireyin kendini keşfi aslında değerlerini anlamakla başlıyor. Değerlerimiz bizim ruhumuzun parmak izleri. Somut olarak 5 duyu organlarımızla 3 boyutlu olarak algılıyoruz. Soyut olan her kavram bizim için ruhumuzla iletişime geçmemize neden oluyor. Ruhumuz farklı bir boyut, soyut kavramları beynin analiz etmesi somut kavramlara göre biraz daha geç ve karmaşık oluyor. Dolayısıyla farkındalık aşaması uzun sürüyor. Değerlerimizi fark etmek, bir anlamda hareket oluşturmamıza sebep oluyor.

Her insan kendi anlam arayışında olur. Bu nedenle çevresindeki her şeye ve herkese anlam yükler. Dünyayı anlama şeklimizdir. Değerlerimiz de her şeyi anlama şeklimiz bu anlamda. Bu açıdan baktığımızda anlam yüklediğimiz birçok şeyin ağırlığı olacaktır. Hedef oluşturmak bu aşamada çok önemli. Farkındalık ile başlayan süreç, birey için yorucu bir süreçtir. Mutlaka bu sürecin sonunda bu farkındalıkları ile aksiyon alıp, somut bir çıktı elde etmelidir. Hedef oluşturduğu zaman hem sistemli olarak istediği şeylere ulaşmış olacak hem de ne istediğini somut olarak bilmiş olacaktır.

Soyutun, somutlaştırılmasıdır diyebiliriz.

Salgınla beraber “Zaman yönetimi” kavramı anlamını yitirdi mi? Yoksa daha mı kıymetli oldu?

Zaman yönetimi özellikle salgından sonra en çok konuşulan konu oldu.

Ben bu konuda birçok eğitim ve seminerler verdim. Öğrenci, çalışan, eğitimci, yönetici, ev hanımı birçok kişi süreci yapılandırmak için zaman yönetim konusunda eğitim ve seminer almak istedi. Özellikle pandemi sürecinde çok çok kıymetli oldu.

Zaman yönetimi temelinde (zaman soyut bir kavram) yukarıda bahsettiğim hedef oluşturmak gibi, somutlaştırmak aslında. Zaman yönetiminin özünde bireyin kendini yönetmesi var, davranışlarını, isteklerini, düşüncelerini gibi… Öz disiplin dediğimiz kavram geliyor hemen ardından. Bunu stratejik olarak hedefler oluşturarak yaşamsal faaliyetlerin içine almak diyebiliriz.

Bu soru aslında tam olarak bir önceki sorunuzun örneği oldu.

Zaman yönetimi ile neyi elde etmek isteriz? Bir çok konuda verimli çalışabilmek, kendimize zaman kalmasını sağlayabilmek, yoğunluğun verdiği stres duygusu ile başa çıkabilmek, daha başarılı olmak, kısa sürede çok iş yapabilmek, her şeye yetebilmek…. bu liste çok çok uzar. Özünde yatan şey ise değerlerimizi anlamak oluyor. Zamanı yöneterek aslında hangi değerlerimizde doyuma ulaşacağız. Bu sürecin sonunda hangi başarılar kazanacağız bir anlamda somut çıktıya bakıyoruz.

Peki bunları elde etmek için neler yapabilir? Gördüğünüz gibi temelde keşfettiğimiz şeylerin aksiyonları geliyor ardından. Strateji oluşturmak. Hedef oluşturmak. Belirli konularda netleşmek.

Zaman yönetimi konusunda koçluk yetkinliklerini de içine alan, yaşam boyu öğrenme sağlayan, eğitimler ve seminerler veriyorum.

Eğitimin sonunda her birey kendi zaman analizini yapmış ve zaman çizelgesini çıkarabilmiş oluyor.

19 yaşında üniversite sınavına hazırlanan bir öğrenci olsanız, “Nasıl Bir BEN Olacağım?” sorusuna ne cevap verir siniz?

Bu sürecin bir benzerini ben yaşadım. 2002 yılında üniversiteden mezun olduğumda 2 yıl iş aradım. Ülke çok zorlu krizlerden geçmekte idi. Birçok firma küçülmeye gitmiş hatta işçi çıkartıyordu. Hiç unutmam, Burhanettin Onat kavşağından havaalanına kadar yolu karşılıklı gidip geldiğimi. Elimde CV dosyası tüm firmalara gidip çalışmak istediğimi söylemiş, CV mi bırakmıştım. İnternet böyle değildi tabii ki o zamanlar.

Ben şu anda 19 yaşında bir öğrenci olsam, önce sorgularım. Karşı çıkarım her şeye, isyan ederim. Düşünsenize, hayatınızın en güzel çağındasınız ancak dünya sağlık örgütü salgın hastalık ilan etmiş, hayal kuramıyorsunuz. Daha hayatımın en güzel yerinde, gelecek ile ilgili hayal kuramıyorum, evimdeyim, özgürlük benim için çok önemli bir değer ancak kullanamıyorum.

Dijitalleşme burada benim en çok beğendiğim nokta oldu. Kullanmasını bilen birçok öğrenci için harika bir süreç yönetimi.

Eğer böyle seminerlere katılırsam biraz daha bu sorunun cevabı netleşebilir. Yok eğer bu süreçte, oyun oynar ve yargılarsam ilk başka yaptığım gibi, her şeye isyan edersem bu soru benim için bir çözümsüz denklem olur.

Değerli lider Mustafa Kemal Atatürk; ‘’En Büyük Ümidim, Gençliktedir’’ demiştir. Buna ben de tüm kalbimle inanıyorum.

Yatırım planları yapan ya da durumunu gözden geçiren bir iş insanı olsanız “Nasıl Bir BEN Olacağım?” sorusuna ne cevap verir siniz?

Bu süreci anlamak en önemli aşama bence. İş hayatında stratejik düşünme çok önemli. Bir yol haritası çıkarmak gerektiğini düşünürdüm. Önce içinde yaşadığımız mevcut durumu analiz ederdim. Gelecekte olması muhtemel senaryoları araştırırdım. Kendi konumlanmama göre yol haritamı çıkarırdım.

Bir iş insanı olsaydım; iş yaptığım sektör ile sürecin bağlantısını çıkarırdım. Maliyetlerin muhasebesini yapardım. Süreç yönetiminde finansal olarak varlığımı ne kadar koruyabileceğime bakardım. Bu süreci nasıl işletmem için faydalı şekilde değerlendireceğime odaklanırdım.

Bütüne nasıl fayda sağlarım?

İtibar yönetimimi nasıl yaparım?

Karlılığımı nasıl devam ettiririm?

Bu üç soru her zaman iş hayatında en önemli sorular olmalıdır. Bir anda tüketimin durduğu zamanda zorunlu ihtiyaçlar haricinde neredeyse tüm satışlar durdu. Üretim durdu. Burada kendimi, firmamı konumlandırdığım nokta çok önemli olacaktır.

Yatırım planları yapan bir iş insanı olsaydım; kesinlikle teknoloji alanında araştırma yapardım. Sürecin nereye gideceği çok önemli. Çıkarımlar yapardım, olası bir durumda tüketici davranışları ne şekilde değişiyor, bu süreç daha sonra tüketici davranışlarında nasıl kalıcı bir etki yaratacak? Araştırırdım.

Burcu Topçu Ekelik sizi tanıyabilir miyiz?

1981 Antalya Doğumluyum. İlk öğretimimi Antalya’da tamamladıktan sonra İzmir’de Dokuz Eylül Üniversitesi Satış Yönetimi Bölümü okudum. 2002 yılı mezunuyum. Üniversiteden mezun olduğumda çalışma hayatıma başladım. 2004  – 2015 yılları arasında Garanti Bankası A.Ş. de bir çok şubede, çeşitli görevlerde yer aldım. Kredi tahsis, KOBİ ve Ticari Bankacılık alanında uzmanlık ve yöneticilik yaptım. Eğitim hayatım, iş hayatımın içinde devam etti. Anadolu Üniversitesi, İşletme bölümünden lisans tamamladım. Öğrenmek benim için çok önemli bir değer. Mesleki gelişimime katkısı olacağını düşündüğüm için Anadolu Üniversitesi Sosyoloji bölümüne başladım. Şu an 1. Sınıf öğrencisiyim.

18 Yaşından bu yana aktif olarak iş hayatının içerisindeyim, toplamda yaklaşık 17 yıl kurumsal iş deneyimim bulunmaktadır. Kişisel gelişim merakı olarak başlayan Koçluk, hayatımın bir parçası oldu. Uzun zamandır koçluk konusunu araştırıyordum, kısmet 2019 yılıymış. ICF onaylı Adler International Learning Central Europe’un Profesyonel Koçluk eğitimini tamamladım ve Profesyonel Koç Unvanı aldım. Eylül’den bu yana aktif olarak Bireysel ve Kurumsal alanlarda koçluk, eğitim, danışmanlık ve mentörlük hizmeti veriyorum. Evliyim. Birisi 9, diğeri 4 yaşında 2 oğlum var.

Sayın Ekelik’e sorularımıza verdiği içten cevaplar nedeniyle teşekkür ediyoruz.