Antalya Kültür Sanat’ın yeni sergisi Türkiye Cumhuriyeti’nin eğitim, kültür ve aydınlanma tarihinde önemli bir yer tutan “Köy Enstitüleri”ni işliyor. Sergi Antalya Aksu Köy Enstitüsü’nü özel olarak mercek altına alıyor. Sergi 5 Ağustos’a kadar açık.

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın kente armağanı Antalya Kültür Sanat’ın yeni sergisi “Düşünen Tohum Konuşan Toprak: Cumhuriyet’in Köy Enstitüleri-Aksu Köy Enstitüsü (1940-1954)”ın 21 Nisan cumartesi gününden itibaren ziyarete açıldı. Açılış öncesi ATSO Eğitim, Araştırma, Kültür Vakfı Başkanı Davut Çetin, serginin Küratörü Ekrem Işın, basın mensuplarıyla bir araya geldi.

Antalya Kültür Sanat’ın yeni sergisinin Türkiye Cumhuriyeti’nin eğitim, kültür ve aydınlanma tarihinde önemli bir yer tutan “Köy Enstitüleri” teması ile açılacağını kaydeden Başkan Davut Çetin, “Düşünen Tohum Konuşan Toprak: Cumhuriyet’in Köy Enstitüleri-Aksu Köy Enstitüsü (1940-1954)” isimli sergimiz Köy Enstitülerini genel olarak irdelerken Antalya Aksu Köy Enstitüsü’nü özel olarak mercek altına alacak” dedi.

Köy enstitülerinin bugün bile örnek alınması gereken bir kırsal kesim eğitim modeli olduğunu belirten Davut Çetin şöyle konuştu:

“Maalesef bir eğitim modeli, siyasi tartışma konusu olmuş ve konuya objektif bir gözle bakılamamıştır. Soğuk savaş döneminde çok partili hayata girerken, siyasi tartışmalar köy enstitülerine de yansımıştır. Oysa bizim için önemli olan husus, yoksul köy çocuklarının, üreterek, meslek öğrenerek eğitim almış olmalarıdır.

Bilindiği gibi 1920’lerde nüfusun büyük bölümü köylerde yaşıyordu ve halkın önemli kısmı okuma yazma bilmiyordu. Öğretmen ve İlkokul sayısının artırılması için çok çaba harcandı, fakat yeterli olmadı.

Cumhuriyet’in 10. yılına gelindiğinde halen kent çocuklarının %75’i ilkokula, köy çocuklarının ancak %20’si okula gidebiliyordu.  Köylerde okulun olmadığı, erkeklerin yüzde 76, kadınların yüzde 92’sinin okuma yazma bilmediği bir ortamda köye gidip kendi okulunu inşa edecek, gerekirse tarım yapacak ve köyün kalkınmasına da öncü olacak öğretmenler yetiştirmek hedeflendi ve ülkenin dört bir yanında 21 adet Köy Enstitüsü kuruldu.

Yoksul köy çocukları  “iş için eğitim-iş içinde eğitim” prensibiyle eğitildi. Köy enstitülerinde öğrenciler inşaat yapmayı, marangozluğu, tarım yapmayı öğrenerek, kendi binalarını kendileri idare ederek, bir taraftan da öğretmen olmuşlardır. Duvarcılıktan dokumacılığa, arıcılıktan balıkçılığa, fizikten edebiyata, müziğe, resime, tiyatroya, yabancı dile kadar pek çok konuda bilgi sahibi olan bu öğretmenler ülkenin her yerinde genç Cumhuriyet’in yeni insanını yetiştirmek için çalıştılar.

Ancak 1946’dan itibaren yavaşlayan seferberlik süreci Türkiye’nin NATO’ya girmesi sürecinde, 1946-1947 yıllarında ve 1954 yılında Enstitülerin kapatılarak öğretmen okullarına dönüştürülmesiyle sona erdi.

Bugün, yani enstitüler kapatıldıktan 64 yıl sonra halen meslek eğitiminde gerekli noktaya gelemedik, ezberci eğitim sistemini değiştiremedik. Çünkü üretmek merak duygusunu ve öğrenmeyi geliştirmektedir. Üretimin olmadığı eğitim sistemi ezberci olmaktadır.

Oysa ki, son yıllarda dünyada hızla yayılan, “kendin yap” kültürü ile teknolojinin birleşmesi olarak tanımlanan Maker (meykır) Hareketi akımı, bu topraklarda 70 sene önce enstitülerdeki eğitim mantığının ta kendisiydi. Biz bu sistemi günümüze taşıyamadık, şimdi ise yeniden keşfetmeye çalışıyoruz.

Köy enstitüleri üretim için son derece başarılı bir eğitim modeliydi. Yıllar sonra bugün ülkemizde eğitim sisteminin en önemli sorunu üretimden kopuk olmasıdır. Bırakalım liseleri, üniversite eğitimi bile üretimden, işten kopuktur. Bugün çocuklar ve gençler sınav için okumaktadırlar, hayatın amacı sınavdan ibaret olmuştur

Artık köy nüfusumuz azaldı, köy enstitüsü kopya edilemez. Yine de hem kentte hem kırsal alanda eğitim ve üretimi birleştirecek benzer modeller denenebilir. Eğitimi dört duvar arasında yapılan, hayattan kopuk, ezberci bir eğitim modeli olmaktan hızla çıkarmalıyız. Köy enstitüsü modelini bu gözle incelemeliyiz.”

Aksu Köy Enstitüsü, Antalya tarihinin önemli bir kültür mirasıdır

Serginin bir başka boyutunun “Aksu Köy Enstitüsü” teması olduğunu vurgulayan Davut Çetin, “Aksu Köy Enstitüsü, Antalya tarihinin önemli bir kültür mirasıdır. Bu okulun korunması konusu Odamızda önceki yıllarda çok konuşulmuştur, kültür komisyonumuz bu konuda çalışmalar yapmıştır. Aksu Köy Enstitüsü’nün tanıklıklar ve fotoğraflarla mercek altına alındığı sergide özel koleksiyonlar ve  Antalya İl Milli Eğitim Tarihi Müzesi’nden seçilen dönem eserleri bulunmaktadır” ifadesini kullandı.

Serginin Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, İsmail Hakkı Tonguç Belgeliği Vakfı işbirliğiyle düzenlendiğini belirten Davut Çetin, “Bu vesileyle, Suna ve İnan Kıraç Vakfına, İsmail Hakkı Tonguç Vakfına, küratörümüz Sayın Ekrem Işın’a çok teşekkür ediyorum. Kırım Türk’ü göçmen bir ailenin çocuğu, Köy Enstitülerinin mimarı Sayın Tonguç’u rahmetle anıyorum.

Tüm Dünya’ya örnek gösterilen ve ülkemizin gelişiminde büyük pay sahibi olan Köy Enstitülerinin hikâyesini gözlemlemek isteyen herkesi bu sergiyi ziyaret etmeye davet ediyoruz” dedi.

AKS’de 10 sergiyi 32 bin 642 kişi gezdi

Toplantıda Antalya Kültür Sanat’ın çalışmaları hakkında bilgiler veren Davut Çetin, 3 yıl önce açılışı yapılan Antalya Kültür Sanat’ın kentin kültür-sanat hayatına önemli katkılar yaptığını söyledi.

Davut Çetin, “Bugüne kadar 10 sergi açılışı yaptık. Bu 10 sergi 32 bin 642 kişi tarafından ziyaret edildi. AKS’de kültürel etkinlikler de düzenliyoruz. 2017 yılında düzenlediğimiz 60 etkinliğe 4802 kişi katıldı. 2018’in ilk 3 ayında 25 etkinlik düzenledik, bunlara 3157 kişi katıldı. Bilinirliğimiz arttıkça katılımcı sayımızın da hızla arttığını görüyoruz.

Düzenlediğimiz çocuk atölyelerinden 2016 ve 2017 yıllarında toplam  828 çocuğumuz, 2018 de ise 108 çocuğumuz yararlandı. Toplamda 1000’e yakın çocuğumuza kültür-sanat adına ilham vermiş olduğumuza inanıyorum. Toplantı ve sinema salonlarımızı Antalya’nın kullanımına sunduğumuzu her fırsatta dile getiriyoruz. Bu vesileyle bizim etkinliklerimiz dışında binamızdan 2280 kişinin yararlandı.

Bunların tamamını birlikte değerlendirdiğimizde 43 bin 894 kültür, sanat ve eğitim sevdalısı insanımız bu merkezden doğrudan yararlanmış. Etkinliklerimizden, eğitimlerimizden, sergilerimizden daha çok insanımızın, gencimizin, çocuğumuzun istifade etmesini diliyoruz.

Ancak, bu güzel gelişmelere rağmen Antalya’nın kültür ve sanat şehri olması için önümüzde halen çok uzun bir mesafe olduğu açıktır. Dünyada Viyana gibi şehirlerdeki müze ve sergi sayısıyla karşılaştırılabilecek bir düzeye gelmemiz zaman alacaktır.

Bu konuda hep dikkat çektiğimiz husus şudur. Kültür ve sanat sadece bir hobi meselesi değildir, kentin sosyal hayatının, turizm ve ticaretinin gelişmesi için gereklidir. Günümüzde kültür ve sanatın ekonomiye katkısı da göz ardı edilemeyecek boyuttadır.

Bugün Türkiye’nin en büyük zenginlikleri Mimar Sinan’ların sanatıdır. Atalarımız bize Sultanahmet gibi, Dolmabahçe gibi, Yivli Minare gibi sanat eserleri bıraktılar. Biz hem bunları korumakla hem de gelecek nesillere kendi sanat eserlerimizi üretip devretmekle yükümlüyüz.

Bu noktada çocuklarımız için de bir parantez açmak istiyorum. Bildiğiniz üzere Pazartesi günü 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramıdır. Büyük Atatürk demokrasimizi simgeleyen Büyük millet Meclisimizin açılışını çocuklarımıza armağan etmiştir.

Türkiye’de 4 milyona yakın, Antalya’da 622 bin 17 yaş altında çocuğumuz var. Çocuklarımızın iyi eğitim almaları, spor yapmaları, sanat öğrenmeleri hepimizin sorumluluğudur.

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası ve ATSO Eğitim Araştırma ve Kültür Vakfı olarak bu vizyon doğrultusunda kentimize değer katmak için çalışıyoruz.  Bu vizyonu hep birlikte sahiplenmek kentimize, ülkemize ve çocuklarımıza karşı hepimizin görevidir” diye konuştu.

Küratör Ekrem Işın ise, İsmail Hakkı Tonguç Belgeliği Vakfı, Köy Enstitüleri ve serginin oluşma süreciyle ilgili bilgiler verdi.

Köy Enstitülerinin Ele Alınacağı “Tonguç’la Taş Taşımak” Paneli

21 Nisan 2018 Cumartesi günü saat 15:00’de konunun farklı boyutlarıyla tartışılacağı bir panel düzenlenecek. “ Tonguç’la Taş Taşımak” başlığı altında düzenlenecek panele sergi küratörü Ekrem Işın, İsmail Hakkı Tonguç Belgeliği Vakfı Müdürü Metin Kansu, gazeteci – yazar Işık Kansu,  Aksu Köy Enstitüsü 1944 mezunu, eğitimci -yazar Pakize Türkoğlu ve Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği Antalya Şubesi Başkanı öğretmen – rehber – yazar Yavuz Ali Sakarya konuşmacı olarak katılacaklar.

Sergi 5 Ağustos’a Kadar Açık

Antalya Kültür Sanat’ta, 21 Nisan 2018 tarihinde açılacak “Düşünen Tohum Konuşan Toprak: Cumhuriyet’in Köy Enstitüleri-Aksu Köy Enstitüsü (1940-1954)” sergisi 5 Ağustos 2018 tarihine kadar açık kalacak.

1940-1954 yılları arasında 21 adet Köy Enstitüsü kuruldu

“Genç Türkiye Cumhuriyeti 1930’larda, 40 bin köyün 31 bininde okulun olmadığı, erkeklerin yüzde 76, kadınların yüzde 92’sinin okuma yazma bilmediği bir ortamda müthiş bir eğitim seferberliğine girişti. Bu seferberliğin en büyük ayağı Köy Enstitüleriydi. 1940-1954 yılları arasında ülkenin dört bir yanında 21 adet Köy Enstitüsü kuruldu. Köylerden toplanan çocuklar bu okullarda “iş için eğitim-iş içinde eğitim” prensibiyle eğitildi ve öğretmen olarak köylere gönderildiler. Duvarcılıktan dokumacılığa, arıcılıktan balıkçılığa, fizikten edebiyata, müziğe, resime, tiyatroya, pek çok konuda bilgi sahibi olan bu öğretmenler ülkenin her yerinde genç Cumhuriyet’in yeni insanını yetiştirmek için çalıştılar. Ancak dış ve iç baskılarla 1946’dan itibaren yavaşlayan seferberlik süreci, 1954 yılında Enstitülerin kapatılarak öğretmen okullarına dönüştürülmesiyle sona erdi.

Aksu Köy Enstitüsü fotoğraflarla mercek altında

“Düşünen Tohum Konuşan Toprak: Cumhuriyet’in Köy Enstitüleri 1940 – 1954” sergisi, bu süreci arşiv belgeleri, fotoğraflar, kişisel eşyalar ve tanıklıklarla anlatıyor.  Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü tarafından, İsmail Hakkı Tonguç Belgeliği Vakfı işbirliğiyle, Ekrem Işın küratörlüğünde hazırlanan sergide Aksu Köy Enstitüsü’ne geniş yer veriliyor. Antalya’nın toplumsal hafızasında silinmez izler bırakan Aksu Köy Enstitüsü’nün tanıklıklar ve fotoğraflarla mercek altına alındığı sergiye özel koleksiyonlar ve Antalya İl Milli Eğitim Tarihi Müzesi’nden seçilen dönem eserleri de eşlik ediyor.

ATSO Başkanı Davut Çetin, serginin açılışına gelen Aksu Köy Enstitüsü mezunu ve öğretmenlerine Mustafa Şanlı ile bir süre sohbet etti.