Circle Economy, 2018 yılından bu yana döngüsel ekonomideki ilerlemenin küresel bir değerlendirmesi niteliğinde “Döngüsellik Boşluk Raporu”nu yayımlamaktadır. İlk Döngüsellik Boşluk Raporu, dünya ekonomisinin sadece %9,1’lik bir döngüselliğe sahip olduğuna dair endişe verici bir istatistik yayımlamıştı. Buradaki döngüsel boşluğa dikkat çeken rapor her yıl mevcut duruma ve yeni gelişmelere göre güncellenmektedir. 2021 yılı raporunda ise döngüsel ekonominin iklim değişikliğiyle olan bağlantısının ve bu konuda sahip olduğu dönüşümsel gücün altı çiziliyor ve 100 milyar tondan fazla malzeme tüketen ve 1 derece ısınan doğrusal bir dünya için çözümler sunmaya çalışıyor.

Raporda mevcut durumda sürdürülen ekonominin gezegeni 3-6 derecelik bir sıcaklık artışına doğru götürdüğünü ve bu durumun her geçen yıl daha fazla artan ve daha fazla zarar vermeye başlayan sel, kuraklık ve orman yangınları, kıtlık gibi felaketlerin daha yoğun yaşanmasına neden olacağı belirtiliyor. Bu durum da ülkelerin iklim krizi ile mücadelede daha somut ve uygulanabilir politikalara ihtiyaç duyduğunu gösteriyor.

Raporda küresel sıcaklık artışının 1,5-2˚C’nin altında tutarak iklim hedeflerine ulaşabilmenin yolunun döngüsel ekonomiden geçtiği vurgulanıyor. Rapora göre, döngüsel bir ekonomi, günümüzün küresel ekonomisi için gerekli olan, mevcut politikaların ve ulusal iklim taahhütlerinin çok ötesinde, sistematik bir dönüşümün yolunu açabilir.

Bu yıl yayımlanan raporda veri eksikliği nedeni ile döngüsellik oranı belirlenememiştir ancak 2020 yılında %9,1’den %8,6’ya düşen değerin geçen zaman içinde daha da düştüğü tahmin edilmektedir. Rapordaki bulgular ise döngüsellik oranının yaklaşık iki katına yani %17,1’e çıkması gerektiğini söylüyor. Buna ek olarak belirlenen yol haritaları ve Ulusal Olarak Belirlenmiş Katkılar (NDC) tam olarak uygulandığında ayrıca net sıfıra ulaşmak için emisyonları aşağı yukarı aynı hızda düşürmeye devam edildiğinde 2050 yılına kadar küresel ısınmada 2˚C’nin altında kalabiliriz. Aksi takdirde günümüzde, yılda 100 milyar ton malzeme tüketiliyor ve dünya sanayi öncesi dönemlere göre 1 derece daha sıcak.

Sera gazı emisyonlarının %70’inin malzeme işleme ve kullanımına ilişkin olduğunun belirtildiği raporda döngüsel ekonominin önemi daha da ortaya çıkıyor. Döngüsel ekonominin küresel sera gazı emisyonlarını %39 ve hammadde kullanımını %28 azaltarak aynı veya daha iyi çıktıları sağlama gücüne sahip olduğu raporda vurgulanıyor.

Döngüsellik Boşluk Raporu 2021’in Amaçları

1. İklim değişikliğinin hafifletilmesi ve döngüsel ekonomi gündeminin karşılıklı olarak güçlendirici ilişkisini örneklemek ve ölçmek.

2. Döngüsellik boşluğunu ve emisyon boşluğunu kapatmak için döngüsel ekonomi stratejilerinin gücünü göstermek ve Paris Anlaşması’nın hedeflerine ulaşılmasına yardımcı olmak.

3. Buna göre, toplumun kaynak açısından akıllı ve düşük emisyonlu ihtiyaçlarına yönelik etki için önemli hamleleri belirlemek

4. Hedef belirleme ve NDC revizyonunu bilgilendirmeleri için senaryolarımızın ulusal seviyelere nasıl uyarlanabileceğini belirlemek

5. Güvenli ve adil alana geçiş için üç farklı ülke profiline (gelişmekte olan, gelişen ve değişen) yönelik temel yolları belirlemek

Bu kapsamda en fazla emisyon oluşturan toplumsal ihtiyaç ve istekler 7 başlık belirlenmiştir:

  1. Konut – Housing: En büyük kaynak ve emisyon ayak izini temsil eden ihtiyaç, özellikle düşük gelirli ülkelerde konutların inşası ve bakımı içindir.
  2. Beslenme – Nutrition: Ayrıca, ekinler ve hayvancılık gibi tarım ürünlerini içeren beslenme ihtiyacı da geniş bir ayak izine sahiptir. Gıda ürünleri üretildikten hemen sonra tüketildiği için ekonomide kısa bir yaşam döngüsüne sahiptir ve bu nedenle önemli bir emisyona izine neden olmaktadır.
  3. Hareketlilik – Mobility: Hareketlilik ihtiyacımız, kayda değer bir kaynak ve emisyon ayak izine neden olmaktadır. Bu başlık altında iki farklı kaynak türü söz konusudur. Birincisi araba, tren, uçak vs gibi ulaşım teknolojilerini üretebilmek için gerekli olan malzemeler; ikincisi ise bu ulaşım araçlarına güç sağlamak için gerekli olan fosil yakıtlar.
  4. Sarf Malzemeler – Consumables: Sarf malzemeler, genellikle kısa ile orta ömürleri olan buzdolapları, giysiler, temizlik maddeleri ve boyalar gibi çeşitli ve karmaşık bir ürün grubudur. Bu ürünlerin üretilmesi için gerekli hammadde ve malzemeler ve üretim süreçleri büyük bir emisyon izi oluşturmaktadır.
  5. Hizmetler – Services: Topluma hizmetlerin sunumu, eğitim ve kamu hizmetlerinden bankacılık ve sigortacılık gibi ticari hizmetlere kadar çeşitlenmektedir. Bu hizmetlerin verilebilmesi için gerekli ekipman, ofis mobilyaları, bilgisayarlar ve diğer altyapıların kullanımı emisyon ayak izine neden olmaktadır.
  6. Sağlık Hizmetleri – Healthcare: Genişleyen, yaşlanan ve ortalama olarak daha yüksek refah düzeyine sahip bir nüfusla sağlık hizmetleri küresel olarak artmaktadır. Bu hizmet binalar inşası bir yana, x-ray makineleri, ilaçlar, hastane donanımları (yataklar vs), tek kullanımlık malzemeler ve evde bakım ekipmanları gibi sermaye ekipmanlarının kullanımı önemli bir emisyon ayak izi sebebidir.
  7. İletişim – Communication: Kişisel mobil cihazlardan veri merkezlerine kadar çeşitli ekipman ve teknolojinin sağladığı iletişim, günümüz toplumunun her zamankinden daha önemli bir yönü haline geliyor. Artan bağlanabilirlik aynı zamanda, dijitalleşmenin fiziksel ürünleri modası geçmiş hale getirebileceği veya sarf malzemeleri, bina stoku veya altyapı dahil olmak üzere mevcut varlıkların çok daha iyi kullanılmasını sağlayabileceği döngüsel ekonominin bir etkinleştiricisidir.

Raporda ülkeler gelişmekte olan, gelişen ve değişen olmak üzere üç gruba ayrılmıştır. Türkiye’nin de içinde yer alabileceği “Gelişen” ülkelerin tüketim açısından küresel emisyonların %47’sinden ve küresel kaynak çıkarımının %51’inden sorumlu olduğu raporda belirtilmektedir. Ayrıca bu profildeki ülkelerin döngüselliği için 4 temel geçiş alanı da raporda belirlenmiştir. Bunlar:

  • Sürdürülebilir tarıma öncelik vermek,
  • Kaynak verimli ve düşük karbonlu inşaat malzemelerini yaygınlaştırmak,
  • Yenilenebilir kaynaklarla artan enerji ihtiyacını karşılamak,
  • İnşaat ve yıkım atıkları dahil olmak üzere verimli malzeme döngüsü için altyapı oluşturmak.

Sadece ulusal politikalarla iklim krizi ile mücadele mümkün değildir. Her şehrin ve bölgenin ikim ve yaşam koşulları birebirinden farklı olduğu için yerel politikalara ayrıca ihtiyaç duyulmaktadır. Yerelde atılacak adımlar ulusal politikaları besleyecek ve ulusal politikalar ise küresel çözümlere kaynak olacaktır. Biz ATSO olarak bu kapsamda, şirketlerin döngüsel ekonomiye geçişi konusunda ihtiyaç duyduğu desteği sağlamak üzere İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye) tarafından Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) iş birliği ile yürütülen Türkiye Döngüsel Ekonomi Platformu’na (TDEP) katılmış bulunmaktayız. 16 Eylül 2021 Perşembe günü 14:00-16:30 saatleri arasında çevrimiçi olarak yapılacak olan bilgilendirme toplantısı ile birlikte ATSO, TDEP’a katılarak üyelerine döngüsel ekonomiye geçişlerine destek olacak.

Seçil Gülbudak Gül

Müşavir